28 Şubat 2013 Perşembe

DEPRESYON STYLAAA (3. BÖLÜM )


  
O pis  kırmızımsı kahverengi kılları ve uzun kolları olan hatta nesli tükenmekte olduğu için doğadaki her önüne gelen canlıyla çiftleşmeye çalışan orangutan kılıklı sevgilimden yani nağmıdiğer eski sevgilimden ayrıldıktan sonra ben adeta insanlıktan çıkmıştım sadece yemek yiyor ve tuvalet ihtiyacımı gideriyordum sanki sadece bunları yapmak için bu Dünya'ya gelmiştim.Odam dan hiç çıkmıyordum her gün annemin sakinleştirici haplarından içip deliksiz uyuyordum.Uykunun etkisi geçip uyandığımda da sadece bön bön tavana bakıp minnak taşaklımın gözlerini düşünüp onunla geçirdiğim o güzel günleri hatırlıyordum.Tekrardan uyumak için ve o ayrılık acısının kalbimi daha fazla yıpratıp canımı yakmaması için o haplardan bir tane daha içiyordum.Banyo kelimesinin anlamını nasıl ve nerede yapıldığını unutmuştum elimden hiç düşürmediğim telefonumun kaç haftalardır nerede olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu çünkü artık o mesaj atmıyordu bu yüzden onu kullanma ihtiyacı duymuyordum.Annem ara sıra odama gelip bana bir şey sorduğunda ona cevap olarak ya kafa sallıyordum ya da sadece "cık" diyordum.Benim bu durumda olduğumdan babamın işi gereği sürekli yurtdışına çıktığı için ve evde olmadığı için,ağabeyimin şehir dışında üniversite okuduğu için, annemin de bir hayır kurumunun üyesi olduğu için ve sürekli toplantılara, gezilere gittiği için kimsenin haberi yoktu.Ben kimsenin umurunda değildim,kimsede benim umurum da değildi.Zaten çocukluğumdan beridir ben kendimi bildim bileli kimse benimle ilgilenmezdi her işimi kendim görürdüm kimse bana çiş yapmayı kaka yapmayı yada elimden tutup yürütmeyi, karşıma geçip anne, baba gibi güzel kelimeleri heceleterek söyletmeyi öğretmemişti.

   İlk başta bu ayrılma olayı dışarıdan bakıldığı gibi basit bir hal alsa da, aslında olay sanıldığı kadar basit değildi.Her şey gayet ciddiydi beni aramıyor,sormuyor,konuşmuyordu.Eğer ben onu aramaya kalksam biliyorum telefonlarımı açmayacaktı çünkü bana çok sinirliydi pis,gerizekalı, aptal,salak,manyak,eğğkh,çiş,kaka,bok biz sanki sinirli değiliz.Acaba dedim arabaya atlayıp evine mi gitsem hem adresi de biliyorum bir keresinde onlara oturmaya gitmiştik o ayrı bir mevzu zaten ama o zaman da o armut kafasını kapıya yapıştırıp "kim o?" dediğinde sorunun cevabı karşısında benim sesimin olduğunu anlayınca da kapıyı açmaz, gururumu düşünerekten daha kötü olurum diye bu fikirden de vazgeçtim zaten de İstanbul’un trafiği çekilmez şimdi sabah binsem otobüse akşama anca orada olurum.Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu ilerde onunla birliktelik hayalleri kurduğum adam hayatımdan bir anda yok olup gitmişti ve hayallerimi de kendisiyle birlikte yok etmişti. Onunla kıyafet dolabımızı birlikte kullanacaktık, televizyon kumandası için küçük tatlı kavgalar edecektik tabiki de o mal Trabzonspor'un maçını izlemek isteyecekti bende sexi ateşli şehvetli ihtiras dolu brezilya dizilerimi izlemek isteyecektim ve elindeki kumandayı almaya çalışacaktım o da tam o sırada manevra yaparak benim belimden tutup üstüme çıkacaktı sonra bir anda sevişip yiyişmeye başlayacaktık sonra da hoooop yatak odasına…Daha sonra o kabız olacaktı ben ishal olacaktım birlikte tuvalet sırası kavgaları yapacaktık ve en önemlisi de aynı yastığa baş koyacaktık gerçi ben çok deli depelek yattığım için kafam o yatak da bile olmazdı ama neyse zaten hayallerim artık gerçekleşmeyecekti sonuçta çocuk bana siktiri çekmişti.Kimseye derdimi de anlatamıyordum. Yaşadığım olayları arkadaşlarıma anlatsam hepsi bir ağızdan Las Vegas orospuları gibi ağızlarını gevşete gevşete o klasik cevabı vereceklerdi; "geçeerr yaağğ üzülme gerçekten seni seviyorsa geri döneğğr barışırsınığz."diyeceklerdi sanki ayrılık acısını çok biliyorlarmış gibi.Eğer kendimden 2 yaş büyük üstü grubu olan arkadaşlarıma anlatsaydım onlarda"ayy senin yaşında bizde böyleydik canım ya ergenlik dönemi geçer bunu da unutursun bende senin gibiyken bla..bla..bla..." diyeceklerdi sanki kendileri çok büyükmüş gibi. Eğer anneme dökseydim içimi….sahi lan annem nerde benim !? Nerdeyse 1 ay boyunca hayatım aynen bu şekil devam etti dünyadan bir haberdim.

  Bir gün nasıl olduysa elim leptopa gitti dedim bir faceme bakiyim fakat face şifemi unutmuşum giremiyorum o arada telefonum aklıma geldi bu seferde telefonumu bulamıyorum telefonu aramak için odamdan dışarı bir çıktım ama var ya sanki hani böyle korku filmlerinde olur ya seri katillerin ellerinden kaçmayı başaran kurbanlar film sonunda duygusal bir müzik eşliğinde ulaşmak istedikleri yere ulaşırlar tam o esnada da ekranı böyle yavaş yavaş beyaz sis kaplar sonra her yer bembeyaz olur heh işte benim hissettiğimde aynen o şekildi odamın kapısını açmamla birlikte sanki her yer bembeyaz oldu bir an kendimi ermiş sandım noluyo amık bana diye şaşkın şaşkın etrafa bakınmaya başladım evdeki odaların yerlerini bile unutmuşum asalaklar gibi evin içinde dolanmaya başladım güya telefon arıyorum ama aklımdan geçenler aynen şu şekilde;

-Bu televizyon burada mıydı lan ?

-Anaa biz yeni koltuk takımımı aldık?

-Bu sehpa nereden çıktı?

-Bizim evde insan yaşıyor muydu ki?

  Yani utanmasam kimim ben?,neredeyim?,varlık var mıdır?,varlığın ana maddesi nedir?,evren var mıdır?, evren nasıl oluşmuştur?,gerçek bilgiye ulaşılabilinir mi?,beni bu dünya'ya leylekler mi getirdi yoksa anamın bızzığından mı çıktım? diye felsefecilerin beyin moduna giriyordum az daha. Hayatta şu felsefecilere uyuz olduğum kadar kimseye uyuz olmuyorum. Ya adam derste gelmiş bana "Tanrı var mıdır?" diye soruyor. Sen bir git 31 çekte sonra gusül abdesti almadan Kur-anı al bakiyim eline alabiliyon mu çarpılıyon mu çarpılmıyon mu o zaman anlarsın işte tanrı var mıdır yok mudur vallaha götünle ağzın yer değiştirir mal beyinli seni! Neyse baktım telefon orada sehpanın üzerinde elime aldım yeminle hani böyle kitaplıkların en üstlerine ansiklopedileri dizersiniz sonra onları siklemezsiniz de 4-5 sene yüzüne bakmazsınız da bir gün temizlik yapmaya karar verdiğinizde onları silerken tozdan göz gözü bir bok görmez ya aynen öyleydi benim telefonumda üstünde resmen artık 1 karış mı desem,5 karış mı desem toz vardı onu şöyle gelişi bir güzel üstüme sürdüm sıvazladım bir baktım 62 yeni mesaj 50 cevapsız arama !! Hemen bir heyecanla ellerim titreye titreye açtım mesajları baktım gavat mesaj atmış mı diye, hayır tabiki de atmamış neden heyecanlandıysam çocuk beni çoktan unutmuş siklemiyo ben hala daha o mesaj atmış mı o aramış mı derdindedim.50 cevapsız aramanın %20'side babamdan. Annem toplantıda olup telefonları açmadığı zaman hooop direk otomatik. olarak bana bağlanıyor herif Telefon rehberindeki ilk insan annem ondan sonraki de ben! Ya kadın toplantıda işte açamamış telefonunu sonra seni geri arayacak niye tekrardan beni arıyorsun ki? Hayır onu geçtim her aradığında dejavu yaşıyorum resmen ya her seferinde o aynı soruları soruyor ben de aynı cevapları veriyorum :

-Kızım annen nerede?

-Evde yok toplantıdadır baba?

-Nerede annen?

-Toplantıdadır baba.

-Neden açmıyor telefonlarımı?

-Toplantıdadır baba.

-Kızım annen neden benimle sevişmiyor?

-Toplantıdadır baba!

  Kendimi o söze o kadar çok kaptırmışım ki bir keresinde eve postacı geldi "anneniz ?" dedi. "toplantıdadır baba" dedim koskoca adama sonradan da zor toparladım durumu. Bir gün beni yine babam aradı ve bana "kızım seni dershaneye yazdırdım" dedi ve işte o an benim ona ilk defa cevap veremediğim andı..




25 Şubat 2013 Pazartesi

BENİ ÖYLECE ORTALIKTA BIRAKTIN YA SEVGİLİ, GULYABANİLER SİKSİN SENİ ( 2. BÖLÜM )

   Aradan bayağı bir zaman geçmişti.Minnak taşaklımla her şey gayet yolunda gidiyordu.Minnak taşaklı dediğim de benim gavat.Ben böyle çok sevdiğim kişilere küfürlü lakaplar takarım.Hani sorarsanız çocuğun taşakları minnak mıydı diye.Yoo hayır zaten daha onunla da tanışma imkanı bulamadık yani görmedim,duymadım,dokunmadım,bilmiyorum.Belki ileride bir gün onunla da tanışırım eğer tanışırsam size de söylerim minnak mıydı büyük müydü diye.


   Neyse bir gün aynı mahallede oturduğumuz bir kız arkadaşım geldi yanıma oturmaya.Ama kızı bir görsen dokumsam ağlayacak belli bayağı dertli.Ne oldu dedim.Kız başladı salya sümük ağlamaya hatta böyle sümükleri ağzına falan girdi bu kadar ağlayacağını bilseydim demezdim.Başladı anlatmaya.İşte bunun bir sevgilisi vardı hödüğün teki.Onu kız arkadaşı yani ergenlerin dilinde tabiri caizse kankası deyim facesine eklemek istemiş bizim kızda tamam ekle bir şey olmaz demiş izin vermiş.Eee dedim sonuç.Bu hödük sevgilisi başlamış bizim kızın arkadaşına asılmaya tabi bu arada da benim kız arkadaşım da kankeytosunun facesinin şifresini biliyormuş arada girip gizli gizli neler konuştuklarına bakıyormuş.Bu hödük demiş kıza gel bir gün seninle buluşup sinemaya falan gidelim ama kız arkadaşıma buluşacağımızdan sakın bahsetme demiş.Bu bizim kızın amı patlak,memeleri çatlak kız arkadaşı da  tamam söylemem demiş.Fakat bizim kız sevgilisine o kadar çok güveniyor ki facede sevgilisiyle kankasının yazışmalarını okurken aklından hep "o yapmaz öyle şey ya ben biliyorum kızla dalga geçip onu ekmek için buluşalım demiştir.Aklınca makara yapıyordur" falan diye düşünmüş saf. İşte buluşma günü bu hödük kıza mesaj atmış seni şurada şu saatte bekliyorum gel diye bizim kızda görmüş bu mesajı atlamış otobüse gitmiş buluşacakları yere bir bakmış hödük sevgilisi orda bizim kızın kankeytosuyla birlikte işi pişirmiş al alta üst üste el ele göz göze bayağı samimiler.Sonra bu gitmiş sevgilisinin yanına alllaahh sen misin beni aldatan, sen ne yaptığını sanıyorsun da allah senin belanı versin de cartta curtta bütün herkesin ortasında vermiş veriştirmiş çocuga, kankasına da usta boxculardan esinlenerek saçından tuttuğu gibi bir smackdown yapmış sonrada siktiri çekmiş gelmiş yanıma.Ya abi olaylar aynı bildiğin brezilya dizileri gibiydi.

  -Ahh fernando hiçbir şey sandığın gibi değil. sabrina sana yalan söyledi o adamla Victorya'ya kaçıp sabah onunla orada sevişti. Peki marisya ne yaptı biliyor musun? O ilk önce Ernesto Che Guevara'nın kaçmadığına inandı.Sonra santa maria geldi Ernesto Che guevara'ya herşeyi itiraf edince de bu sefer de santa mariaya inandı ve akşamda onunla sevişti.

   Yemin ederim filmlerde sevişmekten başka birşey yaptıkları yoktu.Adam bir dizide günde 14 defa karı düzüyordu.Küçükken o diziler yüzünden annem bana pencereden dışarı bakana kadar okula gidiyormuşum gibi yapıp, annem kafasını pencereden içeri sokup kapattıktan sonra da önümdeki okul yolu rotasını değiştirip mahalledeki kız arkadaşımın evine gidip gizli gizli birlikte o dizileri izliyorduk .Kendimi o dizilere o kadar çok kaptırıyordum ki filmin devamını gece rüyamda devam ettiriyordum o alçak pis Ernesto Che Guevara kuzeni alberto ile anlaşıp rosalindayı sarhoş edip toplu sex yapıyorlardı tam o sırada da arkadaşları roberto ile alejandro (alehandro) gelip bunları samanlıkta basıyorlardı.Sonra bir bakıyordum ki onlarda toplu sex'e dahil olup,hep birlikte anıra anıra rosalindayı beceriyorlardı.Yani bildiğin bizim türk işi olan "Fatmagül'ün suçu ne?" dizisinin brezilya uygulamalı versiyonunu ben  bizzat rüyamda bire bir görüyordum o dönem rüyalarım hep entrikalarla doluydu hatta bir keresinde anneme " bana gerçeği söyleyin, benim gerçek ailem kim.Aman tanrım yoksa siz gerçekte beni babamla sevişerek yapmadınız mı diye ağlamıştım.Neyse kız arkadaşım evine gittikten sonra benim bu olay karşısında yapmam gereken tek bir şey vardı oda minnak taşaklımı arkadaşımın facesine ekleyip "acaba benim taşaklıda bana aynısını yapar mı?" düşüncesiyle onu denemeye karar vermemdi ekledim ve ekledikten 1 hafta sonra planları yürütmeye başladım.Niye 1 hafta sonra başladın derseniz;benim taşaklı o kadar akıllı bir mahluk ki, bir keresinde onun facesini patlatmaya çalışıyordum gizli yanıtına baktım annesinin doğum yeri.Hemen buna mesaj attım aşkitom yeağğ sahi senin annen nereli falan diye çocuk bana demez mi hayırdır noldu facemimi patlatıcaksın diye.Hemen anladı tabi gavat. Bende işi çevirmek için yok yea ne facesi annem sordu da ondan şey ettiydim ben diye kıvırdım.1 hafta sonra girdim arkadaşımın facesine baktım bunun facesi açık selam naber falan da fittirde baya güzel güzel konuştuk.Ta ki saat gece 1 buçuğa gelene kadar.Gece 1 buçuk sularında bizimkinin konuşmalarında büyük saptamalar tespit etmeye başladım kıza hafiften yavşamalar,efendime söyliyim kızı evine kahveye davet etmeler,sonra ne biliyim böyle +18'lik espirik yapmalar falan ohaa dedim lan noluyo canımlar,cicimler hafada uçuşuyo resmen.O kadar sene tanışıyoruz konuşuyoruz daha beni bir kere olsun kahveye davet etmedi.Yoksa kızı kahveye davet ederken başka bir şeyi mi kastetdi lan? Aman yarabbiii o daha kötü !


   Ben de ertesi gün uzun uzun bayağı düşündüm dedim tamam bu böyle olmayacak bitsin artık,benim ona güvenim kalmadıktan sonra bu ilişki neye yarar?Ben onunla bir ömür boyu yaşamayı hayal ediyorum, ben onunla mutlu,üzüntülü,heyecanlı,kederli her anımızda birbirimizin yanında olmayı hayal ediyorum, en öenmlisi de ben onunla kalbimi paylaşıyorum ya ! Bir insanın kalbi en önemli hazinesidir,ben senin uğrunda o hazineyi feda etmişim sana o kalbin kapılarını açmışım ve sen bana bu dünyada bir avuç sevgi bile verememişsen işte o zaman sana yazıklar olsun sana sevgilim !!
   

   O gün bana attığı mesajlara cevap vermedim telefonlarını da açmadım akşamda onunla konuşmak için kendi faceme girdim olanları siz düşünün artık bütün gece sabaha kadar kavga ettik.Kavga etsek iyi ana avrat sövdük birbirimize birde ramazandayız pis gavat benide soktu hep günahlara.Ay onu geçtim birde hem suçlu hem güçlü bir görseniz varya sanki ben onun en yakın arkadaşınla yatmaşımda çocuk peydahlamışım gibi nasıl sövüyor.En sonunda da bana sövdüü sövdüü etmedik küfür bırakmadı sonra da facesinden de sildi birde en tescillisinden engelleyerek silmiş pislik ben zaten çok meraklıydım senin facene çokta tın sikimden aşağı kasımpaşa vallaha hem zaten sen silmesen ben silicektim seni pis, götüboklu, manyak, salak, taşaklı orangutan nolcak.Ben onun kalbini kırmayayım bu ilişki düzgün bir şekilde bitsin derdindeyim çocuk bana ana avrat dere tepe düz gitti sonra bir de siktiri çekti gitti bende sik gibi kaldım ortada.Normalde kavga ettiğimizde sadece 1 haftaya kadar konuşmuyorduk sonra dayanamıyorduk geri barışıyorduk öyle faceden silip engellemeler falan filan yoktu yani.Ya br kere ben onu sanki sevgilimmiş gibi değilde kocammış gibi görüyordum evliymişiz gibi geliyordu bana o kadar yakınım olarak görüyordum ben onu kendime yani bir gerdeğe girmediğimiz kalmıştı sadece o kadar.O beni bir anda öyle silince ne yapacağımı bilemedim tabi ben normal olarak bedenim ve beynimde hafif bir aksaklıklar yaşamaya başladım ellerim titremeye başladı,bir anda karnım sancılanmaya başladı ve gazlandım ayriyetten de beynim adeta durmuştu çalışmıyordu zaten normalde de çalışmıyor ya neyse kendimi iyi hissetmiyordum işte.Sonra  sabah ezanının sesiyle irkildim kendime geldim dedim kalk bal böceği sabah ezanı okunuyor gitte bir abdest al namaz kıl bişeler yap yani öyle deli hastanesinden kaçmış da ne yapcağını bilmeyen asalaklar gibi bakınma etrafa.Kalktım gittim abdest aldım 2 rekat namaz kıldım da kendime geldim ama bir yandan da aklımda hep o var sürekli onu düşünüyorum namazda bile.Namaz surelerini okuyorum ardında da içimden "allam ya nolur o bana dönsün ben onsuz ne yaparım" şeklinde beynimden bir sürü söz geçirerek rükû'ya iniyorum ardından da secdeye iniyorum ve dualarımı okuduktan onra "allaam ben onu çok seviyorum nolur şimdi o bana mesaj atsın ve bana ettiği o ağır hakaretler için benden özür dilesin barışalım "diye içimden dua ediyorum. Ya o değilde bana en çok koyan;ben daha onu arkadaşımın facesine ekleyip işletmeden önce ileriki günlerde doğacak olan çocuklarımız için isim bulmuştum hepsini birde böyle mal gibi özene bezene seçmiştim onları küçük küçük kağıtlara yazmıştım sonra o buraya buluşmaya geldiğinde de gözlerini kapattırıp içlerinden iki tanesini seçtirecektim ama sadece iki tanesini seçtirecektim çünkü iki çocuktan fazla veled yapmayı düşünmüyorum ayriyetten bir de onlarla uğraşamam.Sonra işte o seçtikleri isimleri ileri de birgün doğacak olan çocuklarımıza koyucaktık güyaa ! .Allahım ya ben neler yapıyorum onun bana yaptıklarına bak.Ne demişler ummadık taş baş yararmış !!

19 Şubat 2013 Salı

-O PLAYSTATİON GÖTÜNE GİRSİN SEVGİLİM- ( 1.BÖLÜM )


Soğuk bir kış akşamıydı.Onu görmek,koklamak,sarılmak için sabırsızlanıyordum.Onunla çıktığımdan bu yana üçüncü buluşmamızdı.Ama o bana sanki hep yanımdaymış,hep benimleymiş,yüzünü her gün görüyormuşum gibi geliyordu.Sanki her sabah kalktığımda güne ilk onun yüzünü görerek ve ona günaydın diyerek başlıyor muşum gibiydi.Kalbim ile birlikte bütün benliğimi tamamen ona adamıştım sanki ismimmiş gibi her daim aklımdaydı.

   İkimizde farklı şehirlerde oturduğumuz için çok sık görüşemiyorduk."Gözden ırak olan gönülden de ırak olur" ata sözünden hiç bir bok anlamam zaten çokta gereksiz bir cümle.Ben bizzat Bu cümleyi yerinde tespit ettim ve olay yerinde de inceledim .Gözden ırak olan gönülden de ırak olmuyor bir kere.Sevgilimle aynı şehirde oturmuyorduk ama gönlümden de ırak değildi tam tersine o bana uzak olduğu için ona daha da büyük bir aşk ile bağlanıyordum.Onunla bir gün konuşmasam meraktan ölüyordum acaba şu an nerede? ne yapıyor? başına bir şey gelmiş midir? annesi gece uyumadan önce sütünü içirmiş midir?diye kendi kendime beynimin etini yiyordum.

  Neyse yeaa buluştuk biz bu gavatla oturduk bir banka.Ortalıkta da kimsecikler yok çok romantik bir ortamdı demek isterdim fakat her yer çok karanlık,in cin top oynuyordu.Mübarek kendimi Freddy'nin kabusu filminin film setinde gibi hissediyordum.Acaba Freddy ne taraftan çıkıp ta gelecek diye düşünüp etrafa bakınırken bu bizimki tuttu ellerimi gözlerimin içine baktı sarıldı falan derken aha dedim öpüşcez tam birbirimize ısındık.
.
-Abi bi kilonuzu ölçün be abi,ekmek parası be abi diye elinde son model sinbo Vücut analizi,yağ, su, kas, kemik ölçümü yapan, 150 kg max kilo ölçümlü ve 100 gr kilo hassasiyeti 8 farklı hafıza kaydı yapan tartıyla bir çocuk beliriverdi.

   Haydaa nereden çıktı şimdi bu zamanlaması boktan çocuk! Sırası mıydı yani şimdi tam sevdiceğimlen kaynaşma aşamasına gelmişken.Yapılır mı bu bana yea!Ben tam o sinirle avıma doğru yaklaşıp,o çocugun bogazını kesip,kafasını kopartıp köpeğim zeytine yedirip,tartısını da 250 kilo olan karşı komşumuz Nazife teyzeye verme planları yaparken bu gavat spora yeni başlayan 1 haftalık karılar gibi "dur ya ben şu kiloma bir bakiyim"demez mi? Üstüne üstlük birde benden bozuk para istedi.Abi madem bozuk paran yok otur götü'nün üstüne ölçmeyi ver kilonu da illa sıçacan yani ortamın içine hadi onu geçtim tartı bozuk çıktı  nasıl vericem şimdi ben şimdi bu bozuk tartıyı Nazife teyzeye? O arada bu gavat son bir kez daha çıktı tartının üzerine nasıl bir güce sahipse artık tartı çalıştı.63 kg çıktı.Birde demez mi ben zaten kilomu biliyordum diye.Eee madem kilonu biliyordun da artizliğin kimeydi olum çıktın tartının tepesine.Hayır bir şey değil benim bozuk paralarda gitti güme, neyle binicem ben şimdi otobüse öpücükle mi? diye düşünürken kaldık biz yine el ele,kol kola,diz dize,baş başa,göt göte.Tam yine ısınmaya başladık daha aradan 5 dk geçmedi çocuğun telefonu çaldı.Hay bataryanı sikiyim senin telefon gibi! Ya ben bu çocukla bir baş başa kalamayacak mıyım?Arayanda arkadaşlarıymış yok neymiş Playstation oynucaklarmış mış,gavatında gelmesi lazım mış mış.Ulan gelmişini geçmişini 7 ceddisini sülalesini,soyunu sopunu s.... manda ayısı hangi mağaradan çıktın yaa sen? Çocuk sevgilisiyle buluşmak için taa nereden geliyor sen kalkmışsın hemen koş gel playstation oynuyoruz seni bekliyoruz diyorsun.İnsan der bir düşünür yanında sevgilisi var yalnız kalmak isterler belki diye ya var ya ayılar bile daha anlayışlıdır.Neyse bu kalktı yerinden :

-Ben gitmek zorundayım hayatım dedi.Dedim ananı da al git.Hayır tabi ki de şaka yapıyorum öyle bir şey demedim çocuk gözlerimin içine öyle bir baktı ki bütün latin alfabesini unuttum. Elimi tutarak :

-Kendine iyi bak hayatım dedi.Bende tık yok
.
-Hem geç oldu baya sende eve geç kalma dedi.Bende yine tık yok.

-Dikkat et kendine sonra yine görüşürüz dedi.Bende yine tık yok.Eee amık söyle artık bişiler.Hadi bal böceği yapabilirsin Fatmagül'ün ilk sikilmiş hali gibi bakma öyle çocuğun yüzüne.

-Gitme yeağğ kaaal,seni bizim eve götiriiiiim.dedim.

  "Seni bizim eve götirim" ne lan göt! diye diye bunu mu dedin.Çocuk diyecek orospu mu bu kız beni niye evine götürüyor.Neyse ki allahtan çocuk beni iyi bir şekilde tanıyor da öyle bir şey düşünmemiştir.Benim bu gavatla üçüncü buluşmam ama 2-3 sene öncesinden de tanışmışlığımız vardı iki yabancı serseri aşıklar gibi değildik  yani birbirimize karşı.Kendisi yakın olduğumuz bir akraba da ki ablamın kocasının kardeşi. Düşündüm de allahtan yakın akrabaymış yani uzak olsa kim bilir kimin neyi olurdu.Yani kısacası ben eniştemin kardeşinle bildiğin bayağı bayağı işi götürmüş fingirdeşiyorum. Onların da bu durumdan haberleri yok tabi.Neyse öpüştük,koklaştık.Öpüştük dediysem tabi yanaktan neredeee biz öyle dudaktan öpüşcez çömüz lan biz daha götümüz de ki boklar kurumamış.Ama onun ellerini öyle bir tutuyordum ki sanki bıraktığım an kızılca kıyamet kopacak,Dünya benim başıma yıkılacaktı.Sanki Ozon tabakası oymuş'ta eğer ellerini bırakırsam dünyadaki bütün canlı varlıklar boğulup nefessiz kalıp öleceklermiş gibi hissediyordum.Hatta Havva ile Adem sadece ben onunla el ele tutuşiyim diye o kahırolası, eğğk,,çiş,kaka,bok,lanet elmayı yiyip yeryüzüne indirilmişlerdi.Ve artık ayrılma vakti gelmişti.O gitti ve gidiş o gidiş bir daha da geri dönmedi ..