28 Şubat 2013 Perşembe

DEPRESYON STYLAAA (3. BÖLÜM )


  
O pis  kırmızımsı kahverengi kılları ve uzun kolları olan hatta nesli tükenmekte olduğu için doğadaki her önüne gelen canlıyla çiftleşmeye çalışan orangutan kılıklı sevgilimden yani nağmıdiğer eski sevgilimden ayrıldıktan sonra ben adeta insanlıktan çıkmıştım sadece yemek yiyor ve tuvalet ihtiyacımı gideriyordum sanki sadece bunları yapmak için bu Dünya'ya gelmiştim.Odam dan hiç çıkmıyordum her gün annemin sakinleştirici haplarından içip deliksiz uyuyordum.Uykunun etkisi geçip uyandığımda da sadece bön bön tavana bakıp minnak taşaklımın gözlerini düşünüp onunla geçirdiğim o güzel günleri hatırlıyordum.Tekrardan uyumak için ve o ayrılık acısının kalbimi daha fazla yıpratıp canımı yakmaması için o haplardan bir tane daha içiyordum.Banyo kelimesinin anlamını nasıl ve nerede yapıldığını unutmuştum elimden hiç düşürmediğim telefonumun kaç haftalardır nerede olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu çünkü artık o mesaj atmıyordu bu yüzden onu kullanma ihtiyacı duymuyordum.Annem ara sıra odama gelip bana bir şey sorduğunda ona cevap olarak ya kafa sallıyordum ya da sadece "cık" diyordum.Benim bu durumda olduğumdan babamın işi gereği sürekli yurtdışına çıktığı için ve evde olmadığı için,ağabeyimin şehir dışında üniversite okuduğu için, annemin de bir hayır kurumunun üyesi olduğu için ve sürekli toplantılara, gezilere gittiği için kimsenin haberi yoktu.Ben kimsenin umurunda değildim,kimsede benim umurum da değildi.Zaten çocukluğumdan beridir ben kendimi bildim bileli kimse benimle ilgilenmezdi her işimi kendim görürdüm kimse bana çiş yapmayı kaka yapmayı yada elimden tutup yürütmeyi, karşıma geçip anne, baba gibi güzel kelimeleri heceleterek söyletmeyi öğretmemişti.

   İlk başta bu ayrılma olayı dışarıdan bakıldığı gibi basit bir hal alsa da, aslında olay sanıldığı kadar basit değildi.Her şey gayet ciddiydi beni aramıyor,sormuyor,konuşmuyordu.Eğer ben onu aramaya kalksam biliyorum telefonlarımı açmayacaktı çünkü bana çok sinirliydi pis,gerizekalı, aptal,salak,manyak,eğğkh,çiş,kaka,bok biz sanki sinirli değiliz.Acaba dedim arabaya atlayıp evine mi gitsem hem adresi de biliyorum bir keresinde onlara oturmaya gitmiştik o ayrı bir mevzu zaten ama o zaman da o armut kafasını kapıya yapıştırıp "kim o?" dediğinde sorunun cevabı karşısında benim sesimin olduğunu anlayınca da kapıyı açmaz, gururumu düşünerekten daha kötü olurum diye bu fikirden de vazgeçtim zaten de İstanbul’un trafiği çekilmez şimdi sabah binsem otobüse akşama anca orada olurum.Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu ilerde onunla birliktelik hayalleri kurduğum adam hayatımdan bir anda yok olup gitmişti ve hayallerimi de kendisiyle birlikte yok etmişti. Onunla kıyafet dolabımızı birlikte kullanacaktık, televizyon kumandası için küçük tatlı kavgalar edecektik tabiki de o mal Trabzonspor'un maçını izlemek isteyecekti bende sexi ateşli şehvetli ihtiras dolu brezilya dizilerimi izlemek isteyecektim ve elindeki kumandayı almaya çalışacaktım o da tam o sırada manevra yaparak benim belimden tutup üstüme çıkacaktı sonra bir anda sevişip yiyişmeye başlayacaktık sonra da hoooop yatak odasına…Daha sonra o kabız olacaktı ben ishal olacaktım birlikte tuvalet sırası kavgaları yapacaktık ve en önemlisi de aynı yastığa baş koyacaktık gerçi ben çok deli depelek yattığım için kafam o yatak da bile olmazdı ama neyse zaten hayallerim artık gerçekleşmeyecekti sonuçta çocuk bana siktiri çekmişti.Kimseye derdimi de anlatamıyordum. Yaşadığım olayları arkadaşlarıma anlatsam hepsi bir ağızdan Las Vegas orospuları gibi ağızlarını gevşete gevşete o klasik cevabı vereceklerdi; "geçeerr yaağğ üzülme gerçekten seni seviyorsa geri döneğğr barışırsınığz."diyeceklerdi sanki ayrılık acısını çok biliyorlarmış gibi.Eğer kendimden 2 yaş büyük üstü grubu olan arkadaşlarıma anlatsaydım onlarda"ayy senin yaşında bizde böyleydik canım ya ergenlik dönemi geçer bunu da unutursun bende senin gibiyken bla..bla..bla..." diyeceklerdi sanki kendileri çok büyükmüş gibi. Eğer anneme dökseydim içimi….sahi lan annem nerde benim !? Nerdeyse 1 ay boyunca hayatım aynen bu şekil devam etti dünyadan bir haberdim.

  Bir gün nasıl olduysa elim leptopa gitti dedim bir faceme bakiyim fakat face şifemi unutmuşum giremiyorum o arada telefonum aklıma geldi bu seferde telefonumu bulamıyorum telefonu aramak için odamdan dışarı bir çıktım ama var ya sanki hani böyle korku filmlerinde olur ya seri katillerin ellerinden kaçmayı başaran kurbanlar film sonunda duygusal bir müzik eşliğinde ulaşmak istedikleri yere ulaşırlar tam o esnada da ekranı böyle yavaş yavaş beyaz sis kaplar sonra her yer bembeyaz olur heh işte benim hissettiğimde aynen o şekildi odamın kapısını açmamla birlikte sanki her yer bembeyaz oldu bir an kendimi ermiş sandım noluyo amık bana diye şaşkın şaşkın etrafa bakınmaya başladım evdeki odaların yerlerini bile unutmuşum asalaklar gibi evin içinde dolanmaya başladım güya telefon arıyorum ama aklımdan geçenler aynen şu şekilde;

-Bu televizyon burada mıydı lan ?

-Anaa biz yeni koltuk takımımı aldık?

-Bu sehpa nereden çıktı?

-Bizim evde insan yaşıyor muydu ki?

  Yani utanmasam kimim ben?,neredeyim?,varlık var mıdır?,varlığın ana maddesi nedir?,evren var mıdır?, evren nasıl oluşmuştur?,gerçek bilgiye ulaşılabilinir mi?,beni bu dünya'ya leylekler mi getirdi yoksa anamın bızzığından mı çıktım? diye felsefecilerin beyin moduna giriyordum az daha. Hayatta şu felsefecilere uyuz olduğum kadar kimseye uyuz olmuyorum. Ya adam derste gelmiş bana "Tanrı var mıdır?" diye soruyor. Sen bir git 31 çekte sonra gusül abdesti almadan Kur-anı al bakiyim eline alabiliyon mu çarpılıyon mu çarpılmıyon mu o zaman anlarsın işte tanrı var mıdır yok mudur vallaha götünle ağzın yer değiştirir mal beyinli seni! Neyse baktım telefon orada sehpanın üzerinde elime aldım yeminle hani böyle kitaplıkların en üstlerine ansiklopedileri dizersiniz sonra onları siklemezsiniz de 4-5 sene yüzüne bakmazsınız da bir gün temizlik yapmaya karar verdiğinizde onları silerken tozdan göz gözü bir bok görmez ya aynen öyleydi benim telefonumda üstünde resmen artık 1 karış mı desem,5 karış mı desem toz vardı onu şöyle gelişi bir güzel üstüme sürdüm sıvazladım bir baktım 62 yeni mesaj 50 cevapsız arama !! Hemen bir heyecanla ellerim titreye titreye açtım mesajları baktım gavat mesaj atmış mı diye, hayır tabiki de atmamış neden heyecanlandıysam çocuk beni çoktan unutmuş siklemiyo ben hala daha o mesaj atmış mı o aramış mı derdindedim.50 cevapsız aramanın %20'side babamdan. Annem toplantıda olup telefonları açmadığı zaman hooop direk otomatik. olarak bana bağlanıyor herif Telefon rehberindeki ilk insan annem ondan sonraki de ben! Ya kadın toplantıda işte açamamış telefonunu sonra seni geri arayacak niye tekrardan beni arıyorsun ki? Hayır onu geçtim her aradığında dejavu yaşıyorum resmen ya her seferinde o aynı soruları soruyor ben de aynı cevapları veriyorum :

-Kızım annen nerede?

-Evde yok toplantıdadır baba?

-Nerede annen?

-Toplantıdadır baba.

-Neden açmıyor telefonlarımı?

-Toplantıdadır baba.

-Kızım annen neden benimle sevişmiyor?

-Toplantıdadır baba!

  Kendimi o söze o kadar çok kaptırmışım ki bir keresinde eve postacı geldi "anneniz ?" dedi. "toplantıdadır baba" dedim koskoca adama sonradan da zor toparladım durumu. Bir gün beni yine babam aradı ve bana "kızım seni dershaneye yazdırdım" dedi ve işte o an benim ona ilk defa cevap veremediğim andı..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder