18 Nisan 2013 Perşembe

- MATEMATİK HOCAM,BEN VE AŞK- ( 8.bölüm) -

   Sırf annemin dırdırından kurtulmak için sabah kalktım gittim dershaneye tabi morel -0 derece'de oturdum yerime yan sıramda oturan kız,hani gulyabani'nin sıralarımıza tek tek astığı resimler vardı ya  içlerinden bir tanesine de tazmanya canavarı asmıştı heh işte o kızdı.Boyu kısa,memesinin bir tanesi benim kafamın 2 katı,yemiş yemiş sıçamamış kilolu kızın teki harbiden de tazmanya canavarına benziyor dişleri kafa yapısı falan sanki tıp demiş burnundan düşmüş.Tazmanya canavarının çizgifilm karekteri olduğuna inanmasam kız'ın onun soyundan geldiğine inanabilirdim o derece benziyor ama kız iyi biri samimi canayakın falan.Yalnız kız da bir sorun var benim telefonuma kafayı taktı ! Her sabah saat dokuz da dershaneye geldiğim de telefonumu internete giriyor mu diye bakmak için elimden alıyor ve saat bir de öğle tatilinde anca geri veriyor. Saat dokuz dan bir'e kadar olan bütün derslerle ilgisini tamamen kesip telefonumla adeta bir bedende bütün oluyorlar.Bakıyorum bazen oyun oynuyor bazen tekrar tekrar internete bağlanmaya çalışıyor bazen de karıştırmak isteyip mesajlarımı falan okumaya kalkıyor o zaman hemen ona bir "rahat dur yoksa senin o ağzına sıçarım" bakışı atıyorum karıştırmaktan vazgeçiyor.En sonunda ben dayanamadım sinirlendim "ya kızım girmiyor işte internete falan derdin ne senin benim telefonumla dershaneye başladığımdan beri her sabah şu telefonu internete giriyor mu diye bakmaktan sıkılmadın mı sen yeaaa?" dedim. Aboowww demez olaydım bu bir sinirlendi bir köpürdü ağzından salyaları aktı böyle "haaarrrr" diye sesler çıkartmaya falan başladı ahan da dedim sıçtık bir an bütün sınıfı döne döne yiyecek diye çok korktum.Bana döndü ve :

 -Al bee yemedik telefonunu benden rahatsız oluyorsan düzgün bir şekilde söyleyebilirsin taam mı bende bir insanım sonuçta bağırmana gerek yok. Hiç bir dünya malı bir insanın kalbinden daha değerli değildir dedi ve çantasını alıp sınıftan çıktı biraz da gözleri dolmuştu duygulanmıştı.

   Sanırım kız haklıydı "hiçbir dünya malı bir insanın kalbinden daha değerli değildir.." bütün sınıf ona gülerken ben;onun söylediği sözü düşünüyordum çünkü çok doğru birşey söylemişti.Zaten sonradan da kendi kendime söylendim sonuçta altı üstü bir telefon yani götümüze sokmuyor ya !Neyse onu gördüğüm ilk anda özür dilemem gerekicek sanırım.Yani en sevmediğim şeyi yapıcam..

   Öğle tatiline girmiştik sınıftan kızlarla söylemesi ayıp falan değil isteyen gidip alabilir o kadar da pahalı bişey değil çiğ köfteeğğğğ sipariş ettik fakat bir türlü gelmek bilmedi bekle babam bekle,bekle babam bekle iyice canımız sıkıldı açtık telefondan son ses bir gangnam stayle başladık sınıfın ortasında at gibi zıplamaya hem zıplıyoruz hemde kişniyoruz. Dünyada ne kadar yapılmayan mal hareketler varsa hepsini yapıyorduk o arada ben sikilmiş tavuk edasıyla arkamı bir döndüm anaammm bir ne göreyim bilinmeyenli x,y! Tam arkamızda dikilmiş,bizim yaptığımız hareketler karşısında şaşkınlığa uğradığı için gözlerini sonuna kadar açmış bize bakıyor.Bu arada bilinmeyenli x,y bizim dershaneye yeni gelen,derste gizli gizli bakışıp fingirdediğimiz matematik hocası.Derslerde durmadan sorularında bilinmeyenli x,y'leri sorup bizim sabrımızı zorladığı için ben ona bilinmeyenli x,y diyorum.Meğersem bu yaklaşık 15-20 dk'dır sinsice kapının oradan bizi izliyormuş.Ama ben bir utandım varya anlatamam kıp kırmızı oldum yer yarılsaydı da içine girseydim yada o arada kalp krizi geçirip bir anda beyin ölümümü gerçekleştirip hık diye gitseydim de beni o vaziyette görmeyeseydi yada ne bileyim o an deprem falan olsaydı bütün bina başımıza yıkılsaydı ama bana birşey olmasaydı çünkü öyle birşey olursa annemle babam çok üzülür ya da yok yeaaa onlar evde bile olmazlar benim göçük altında kalıp öldüğümden ancak 1-2 ay sonra falan haberleri olurdu.

   Tabi benim ile birlikte kızlar da hocanın orada dikilip dakikalarca bizi izlediğinin yeni farkını varmıştı ve onlarda aynı benim hissettiklermi hissediyorlardı "hocam yeağğ orada olduğunuzu neden sölemediniz kiiiee" şeklinde konuşmalar yaparak utançlarını gizlemeye çalışıyorlardı.Sınıfta en azgın şekilde atlayıp sağa sola koşuşturup deli deli sesler çıkaran ben olduğum için bilinmeyenli x,y bana doğru yaklaştı tam karşıma geçti ve gülerek hatta kahkara atarak :

 -Ahahaha sen insan mısın ya? dedi.

   Bunu benimle dalgamı geçtiği için mi? yoksa sadece sevgi cümlesi olarak mı söyledi bir türlü anlam veremiyordum utancımdan adamın yüzüne bile bakamıyorum ne diyeceğimi de bilemediğimden ona karşı hiç birşey söyleyemiyorum bana ne dese haklı çünkü azgın teke gibi zıplıyordum neticede sınıfın ortasında.Dişlerim ile dudağımın bir kısmını ısırarak sanki yaramazlık yapmışta annesine söyleyemediği için köşeye sıkışmış bir çocuk edasıyla yere bakarak ellerimi ovuşturuyordum.Sonra yanımdaki kız arkadaşıma dönerek; "az önceki o müziği bir daha açsana."dedi ve elindeki içi sanki formüllerle değil de bana göre ibranice yazılar ile dolu olduğunu sandığım matematik kitaplarını bir köşeye bıraktı sonrasında ise bana bakarak :

   -Gangnam style bir kere o şekilde değil bu şekilde oynanır.diyerek sınıfın ortasında oda bizim gibi at koşturmaya başladı.Allahııııımmmmm o nasıl bir tatlılıktır öyle yaa onun o lülürük saçlarını alır, kıvırcık diye salataya doğrar yerim lan ben onuuuu.Aşkım benim ya sırf ben o kadar utandım diye oda bizim gibi oynamaya başladı sonra bende dayanamadım başladım onunla birlikte zıplamaya ama o kadar çok zıplıyoruz ki biraz daha zıplasak kafamız tavana değer yani o derece zıplarken birbirimizin kollarına vurup şakalaşıyoruz kahkahalar atıyoruz falan zil çalana kadar hayvan gibi zıpladık durduk kahkahalar atarak adeta kendimizden geçiyorduk ona içimdeki sevdim bin kat daha artmıştı.Bu arada da bizim çiğ köfteler hala daha gelmemişti fakat bu kimin umrundaydı ki? Herkes mutluluğun tadını zaten yeterince çıkartıyordu.Beni ise onun o gülüşü zaten yeterince doyurmuştu.

  Dersler bittikten sonra ben etüte kalmaya karar verdim. Bizim dershane de etütler en geç akşam saat 7 de bitiyor hocayla birebir böyle bön bön bakışarak ders çalışıyorsun ya da bir sınıfa giderek kendi kendine test çözüyorsun falan.Bende biraz test çözüyüm de ineklik bağlarımı güçlendireyim dedim gittim oturdum bir sınıfa yanıma da kendini sempatik jön Türk sanan çocuklar geliyor benimle mal mal konuşmalar yaparak tanışmaya falan çalışıyorlar bende hee,hıı,evet,bende,gerçekten mi,hadi canım! konuşmaları yaparak onları daha da bir çoşturuyorum sonra da içimden "allahın okuzü tipe bak haha mal" diye konuşmalar yaparak onlarla vakit geçsin diye kendi çapımda eğleniyorum çünkü test çözerken canım çok sıkılıyor mesela bir soru okuyorum 5 tane yatının 5’şide bana mantıklı geliyor sonra başlıyorum o piti piti yapmaya.Öyle böyle derken saat 7 ye geldi ve herkes dershaneyi boşaltı bizim sınıfta da kimsecikler kalmadı jön Türkler de gitti zaten.Baktım biri sınıfların lambalarını tek tek söndürerek geliyor dedim artık dershane kapanıyor biri bana tekmeyi vurmadan ben kendi kendime gideyim.Hazırlandım ve kitaplarımı sıranın üzerinden aldım tam o sırada kafamı bir kaldırdım bilinmeyenli x,y ! Bu günden beri bu adamın derdi ne anlamadım ki kendi kendine saklambaç mı oynuyor dershanede napıyo adam hiç piyasa da yokken bir anda karşıma çıkıveriyor.Neyse ben biraz şaşkın halde bir müddet ona bakakaldım sonra da :

  -naber hocam yeaa gitmediniz mi siz eve? Dedim.Ama bir yandan da içimi bir korku kapladı çünkü karşımdaki adam sanki o 3 saate önce yanımda zıplayıp göbek atan hocam değil de; daha başka daha ciddi bir insan vardı karşımda bakışlarından anladığım kadarıyla sanırım bana bir şeyler demek istiyordu.

 - Eğer izin verirsen seninle biraz konuşabilir miyiz? dedi ve sonra da gidip sınıfın kapısını kapattı .Beni bir korku bastı ahan da dedim sıçtık zikicek mi beni bu burada napacak hiçte öyle bir tipi yok ama bu erkek milletine de güven olmaz. Neden kapıyı kapattı ki? Off kahretsin napcam lan ben şimdi binanın da en üst katındayım herhangi bir durumda kendimi kurtarmak için camdan atlasam ölürüm. Çığlık atsam kimse yok bütün herkes gitti bir tek en alt katta bürodaki deli bedri var oda şuan Allah bilir 31 çekiyordur. Bir anda manevra yaparak sınıftan mı kaçsam ama o da tam kapının önünde duruyor yakalar beni hem bütün koridorlarda dahil olmak üzere her yerin ışıklarını söndürmüş o karanlıkta merdivenlerden düşebilirim sadece koridorun sonundaki bizim sınıfın ışığı yanıyor.Allahım yeaa çığlık mı atsam napsam niye kaptı ki bu kapıyı şimdi.Ben gözlerim korku dolu ürkek bir şekilde :

  - Evet tabikide hocam sizi dinliyorum.

 
- Seninle konuşacağım şeyde tam buydu artık bana hocam demesen ?
   
  - anlamadım ?

  - Bak seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum biliyorum bu bizim için pek uygunsuz düşecek ama eğer izin verirsen seni yakından tanımak istiyorum. Seni ilk gördüğüm andan beri unutamadım sürekli dershanede seni takip ediyorum biliyorum kızacaksın hatta bir o kadarda şaşıracaksın sonuçta ben senin öğretmenin sayılırım ama gözlerini gözlerinden alamıyorum dedi.

   Ben bir an şoka girdim gene beynim çalışmamaya başladı,karnım sancılandı ve gazlanmaya başladım.Tamam onun benden hoşlandığının zaten farkındaydım ama yuh yanii bu kadarını da beklemiyordum öğretmen sonuçta.Ona “sizi anlıyorum” dedim fakat onu bir türlü anlayamıyordum çünkü şaşırmıştım sonuçta benim hocam yani onu geçtim her şeyden önemlisi beni gerçekten sevebilecek miydi? Bana değer verebilecek miydi? Sonuçta birbirimizi tam olarak tanımıyoruz bile.

   Neyse biz bu bilinmeyenli x,y ile baya konuştuk kaynaştık bir kafe de çay içtik daha dorusu o çay içti ben koca bir bardak dolusu su içtim bu olayın üstüne.Arabası olduğu için evimin başındaki kimsenin görmediği karanlık bir yerin orada bıraktı beni çünkü evimin önünde bırakırsa  1 yıl boyunca mahallenin dedikodu yapılacaklar listesinin birinci sıralarında konu başlığı olabilirdim.Sonra da ben evimin kapısında içeri girene kadar bana baktı başıma bir şey gelmesin o sıra da diye. Lülürük saçlı zibidi gongalesim benim ya o an ona tamamen aşık olduğumu anladım minnak taşaklı falan hepsi aklımdan bir an toz duman olup uçup gitmişti onun o bana çektirdiği bütün acıları, birlikte yaşadığımız o anları tamamen unutmuştum. Akşam da telefonda mesajlaşıyoruz falan bana ne kadar aşık olduğunu ve başına ilk defa böyle bir şey geldiğini söylüyor bende gülüyorum canım yaa kıyamam ben sana artık ben yanındayım gibi baştan sağma sözler söyleyerek onu teselli ediyordum. Fakat o gece rüyamda minnak taşaklıyı gördüm sanırım bilinmeyenli x,y ile çıkmam bir hataydı ve bilinç altıma kadar işlemişti onu o kadar çok özlemişim ki odama geldi hafif ve isteksiz bir şekilde gülümseyerek karşıma oturdu elini ile kafası karışık bir şekilde ağzını kapatarak "sen ne yaptığının farkında mısın ?" dermiş gibi gözlerimin içine sadece bana özel olduğunu sandığım bakışınla baktı, yüreğinde bir burukluk gözlerinde ise hüzünlü bir bulut vardı.Sonrasında ise ağlayarak uyandım..

4 Nisan 2013 Perşembe

BİZİM EVDE TUVALET BOZUK GENELDE ANNEM AĞZIMA SIÇAR ! (7. bölüm)

   Ben tabi gene depresyon moduma girdim 1-2 hafta boyunca dershaneye de gitmedim annem her gece odama gelip beynimi sikiyordu "dershaneye bugün de gitmemişsin beni gene aradılar,bıktım senin şu serseriliklerinden yeter artık adam gibi okuyacaksan oku" diye.Ben ise onu hiç tınlamıyordum "off taam anne yeaa her gece aynı şeyi söylemekten bıkmadın mı? hadi bak saat kaç olmuş git yat uyu elbet giderim bir gün,dershane kaçmıyor ya !" diyerek annemi iyice çileden çıkartıyordum oda benim kafama terliğini atmamak için zor sabrediyordu.Ya bir de benim annemin terlikleri böyle 10 cm boyunda oluyor onu bana bir attığını düşünsenize lan beynim paramparça olur gözlerim yerinden fırtlar memelerim patlar yemin ederim, resmen annemi çıldırtarak kendi ölüm fermanımı yazıyorum. Annem odamdan dışarı çıktığında da hemen odamın kapısını kilitliyorum ki belki vazgeçer de şeytana uyar beni o topuklu terlikleriyle öldürmek ister falan diye.Aslında benim annem her şeyimdir anneden çok bana bir arkadaş yoldaş gibidir onunla her şeyimi hiç utanmadan sıkılmadan paylaşırım evde olursa tabi ama annemle aramda ona karşı bir türlü silip atamadığım bir kalp kırıklılığım var ne zaman annemle karşı karşıya gelsem nedenini bir türlü anlayamadığım o olayla yüz yüze geliyorum.

   Ben daha 8 yaşındaydım o zamanlar.Hani "aliye" dizisi vardı ya bir aralar çok modaydı herkes onu izliyordu bende o dizinin hastasıydım.Onun ilk bölümünün yayınlandığı gündü çok iyi hatırlıyorum.Annem beni ilk defa nedenini anlamadığım bir şekilde dövmüştü benim bir tanecik yere göğe sığdıramadığım melek annem; bir anda adeta canı kana susamış canavara dönüşmüştü.Beni o kadar çok dövmüştü ki ağzımdan burnumdan kan geldiğini hatırlıyorum, ona karşı küçük ve savunmasızdım ondan korktuğum için kaçmaya çalışıyordum binicik abimin arkasına saklanma çabaları içerisindeydim yazık garibim oda daha küçüktü ve şoka girmişti şaşkın bakışlar içerisinde beni korumak için bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama ne yapsa nafile annem biraz daha bana vursa neredeyse öldürecekti. Beni bir pislik mişim gibi yerden yere savurduktan sonra da odaya kilitlemişti.Ben olayın şoku içerisindeydim ve çok korkuyordum hatta korkudan oda da altıma işemiştim bildiğin oda ya çövdürdüm. Her yerim sanki kırbaçlan mışım gibi mosmordu ve ağzımdan burnumdan kan geliyordu hayatımda ilk defa o kadar çok kanı bir arada görmüştüm tir tir titriyordum canım çok yanıyordu ne yapacağımı bilmiyordum çok çaresizdim annemin niçin bana bir anda bu kadar çok vurduğunu kötü davrandığını bir türlü anlayamıyordum sinirimden odadaki bütün eşyaları kırdım parçaladım odayı darmadağın tanınmaz bir hale getirdikten sonra da bir yastık alarak betona yattım ve sol elimin baş parmağını emmeye başladım.

   Ben bebekken parmak emiyordum öyle emziğim falan yoktu. Bebekken benim her şeyim sol elimin baş parmağıydı onu çok seviyordum en yakın arkadaşım oydu sevincimi,hüznümü,korkumu her bir şeyimi onunla paylaşıyordum. Sanki o parmağımın içinden bal akıyordu ve beni tamamen sakinleştiririp dünyanın en mutlu huzurlu insanı yapıyordu ona bir şey olacak diye ödüm kopuyordu bir keresinde kapıya sıkışmıştı onun için bütün gece uyuyamayıp ağladığımı hatırlıyorum ama sanmayın ki canımın yandığı için ağlıyorum.Ağlamamın nedeni canım yandığı için falan değil baş parmağım kapıya sıkıştığı içindi neden işaret parmağım değilde yada neden orta parmağım değilde baş parmağım sıkışmıştı o lanet olasıca kapıya!! diye ağlıyordum.

   Annemin bana uyguladığı çin işkencesinin hala daha etkisi altındaydım tir tir titrediğim için yattığım betona kemiklerim vurup tak,tak diye ses çıkartıyordu kalbimin atışını kulaklarımda hissedebiliyordum artık çok yorulmuştum bünyem iyice zayıf düşmüştü ve gözlerim yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı tam uykuya dalarken kapıdan "tık" diye bir sesin gelmesiyle irkildim sanırım annem kapımın kilidini açmıştı.Hemen bir şeyler yapmam lazımdı ayağa kalkmak istiyordum fakat cılız yorgun ayaklarımla ayakta doğru düzgün duramıyordum bile yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim ellerim titrek bir şekilde kapının kolunu tuttum, annemle karşı karşıya gelmekten ve o yaşadığım çin işkencesini tekrar yaşayacağım korkusuyla kapının arasından yokladım annem orada mı değil mi diye birde baktım ağabeyim orada kapının kenarında öylece bana bakıyor "korkma annem sakinleşti daha sana bir şey yapmaz hadi gel" deyip gözümün yaşını siliyordu bense ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Üstüm başım kan içinde olduğu için banyoya gitmem gerekiyordu. Ağabeyim de elinde mendil ile burnumdaki kanla karışık sümüklerimi silmekle meşguldü.Ağabeyim burnumu iyice temizledikten sonra hemen minik ayaklarımla pıt pıt koşarak hoopp attım hemen kendimi banyoya ellerim kan içindeydi ürkek bakışlarla ellerime bakıp onları yıkarken de bir yandan da gözüm kapıdaydı içimden "allahım ne olur annemle karşılaş mıyım,ne olur onu gör miyim" diye dualar ediyordum çünkü onu bir anda görürsem her an korkudan bayılabilirdim.Ayaklarım hala daha o kadar çok titriyordu ki kayıp düşmemek için önüme gelen bütün duvar kalebodurlarından tutunmaya çalışıyordum. Bıcı bıcımı yaptıktan sonra geçtim aynanın karsısına uzun uzun baktım kendime dudaklarım patlamış ,gözlerim şişmiş ve kafamın içinden bir kafa daha çıkmıştı.Bilim adamları bile yapmaya çalışsa yapamaz yani öyle bir kafa.Annem nasıl şişirmisse artık o kafayı davul gibi olmuş. Sonra karnım guruldamaya başladı o kadar çok gurulduyo ki sanırsın Hayko Cepkin karnımda konser veriyor. O zamanlar çizgi film olarak izlediğim Jetgillerden esinlenerek hemen uçarak gittim mutfağa ekmek arası yapıp yemeye başladım.Yaptığım ekmek boyumdan büyüktü ve benden iriydi ekmeği o kadar büyük yapmışım ki ellerim onu tutmaya yetmiyor, ve ekmek ağzıma sığmıyordu. O sırada da fragmanını haftalar boyu beklediğim "aliye" dizisi başlıyordu ve annem şuan o adanın içinde onu izliyordu. Bense onu izlemek için can atıyordum Allahtan tek istediğim annemden korkmadan içeriye bir spaydırmen edasıyla girip hiç bir şey olmamış gibi o filmi izlemekti ve başardım içeriye elimde boyum kadar ekmeğimle girerek annemin önüne oturdum ve onun yüzüne bile hiç bakmadım .

   Bir süre sonra annem bana "iyi misin" dedi hiç cevap vermedim.Birde utanmadan soruyor iyi misin diye orada ağzıma sıçmıssın hayatım boyunca unutamayacağım bir an yaşatmıssın bana daha nasıl iyi olabilirim ki ben ! Film bittiğinde arkamı dönerek onun gözlerinin içine içine iyice baktım ve:


-Anne ben ne yaptım sana neden bana o kadar çok vurdun ki ?  dedim.

Bekledim cevap vermedi sonra tekrardan:

-Ama benim canım çok acıdı çok korktum bir daha beni dövmek istersen suratıma vurma olur mu aynaya bakarak kendimden nefret etmek istemiyorum. dedim.

   Baktım annem biraz duygulandı "bir daha sana vurmayacağım,özür dilerim kızım."dedi ve öptü beni.Aynı Türk filmlerindeki senaryolar gibiydik lan çok duygusaldı.Fakat her şey bana çok anlamsız geliyordu bir kere neden dayak yediğimi bile bilmiyordum. Tamam ben yaramaz bir kızım kabul ediyorum annemi kızdıracak bir şey de yapmış olabilirim ama hiçbir çocuk yaptığı yaramazlık karşısında bu şekilde cezalandırılmamalı.

  Ben bu olaydan çok büyük bir hayat dersi aldım ileride bir çocuğum olursa ona asla vurmayacağım çünkü ben annesine ve babasına sevgi dolu gözlerle bakan bir evlat istiyorum.Çocuğum beni gördüğü zaman kötü bir olay aklına gelip üzülmesin hiçbir zaman annem veya babam bana böyle böyle yapmıştı deyip yüzünü soldurmasın bizi hep iyi anılarla ansın istiyorum.

  Ben 18 yaşıma geldim ve hala annemle karşı karşıya geldiğimde bu olay aklıma geliyor ve o acıyı hala daha iliklerime kadar hissedebiliyorum. Bazen bu konuyu açıyorum anne diyorum sen o gün bana neden vurmuştun ki diyorum,o da her zaman bana aynı klasik belirtisiz nesne olan cevabı veriyor, "bilmem yapmıssındır gene bir yaramazlık" diyor.Bu cevap beni hiçbir zaman tatmin etmedi ve etmeyecekte. Ona bu soruyu soruyordum çünkü cevabını o da bilmiyordu ve yaptığı yanlışın da farkındaydı ama yaptığı yanlışın benim kalbimde büyük derin yaralar oluşturduğunun farkında değildi.Fakat ne olursa olsun gene de ben onu çok seviyorum.O kadın benim hayatta örnek alabileceğim tek insan, o hayata güçlük ile dört kolla sarılan güçlü bir kadın.Her zaman bana destek çıkan, korktuğum da beni sarıp sarmalayan, her zaman yanımda olduğunu bildiğim canım annem.Benim mutlu olabilmem için canını feda edebilecek tek insan.Onu o kadar çok seviyorum ki her ne olursa olsun onu sevmekten vazgeçmeyeceğim...