18 Nisan 2013 Perşembe

- MATEMATİK HOCAM,BEN VE AŞK- ( 8.bölüm) -

   Sırf annemin dırdırından kurtulmak için sabah kalktım gittim dershaneye tabi morel -0 derece'de oturdum yerime yan sıramda oturan kız,hani gulyabani'nin sıralarımıza tek tek astığı resimler vardı ya  içlerinden bir tanesine de tazmanya canavarı asmıştı heh işte o kızdı.Boyu kısa,memesinin bir tanesi benim kafamın 2 katı,yemiş yemiş sıçamamış kilolu kızın teki harbiden de tazmanya canavarına benziyor dişleri kafa yapısı falan sanki tıp demiş burnundan düşmüş.Tazmanya canavarının çizgifilm karekteri olduğuna inanmasam kız'ın onun soyundan geldiğine inanabilirdim o derece benziyor ama kız iyi biri samimi canayakın falan.Yalnız kız da bir sorun var benim telefonuma kafayı taktı ! Her sabah saat dokuz da dershaneye geldiğim de telefonumu internete giriyor mu diye bakmak için elimden alıyor ve saat bir de öğle tatilinde anca geri veriyor. Saat dokuz dan bir'e kadar olan bütün derslerle ilgisini tamamen kesip telefonumla adeta bir bedende bütün oluyorlar.Bakıyorum bazen oyun oynuyor bazen tekrar tekrar internete bağlanmaya çalışıyor bazen de karıştırmak isteyip mesajlarımı falan okumaya kalkıyor o zaman hemen ona bir "rahat dur yoksa senin o ağzına sıçarım" bakışı atıyorum karıştırmaktan vazgeçiyor.En sonunda ben dayanamadım sinirlendim "ya kızım girmiyor işte internete falan derdin ne senin benim telefonumla dershaneye başladığımdan beri her sabah şu telefonu internete giriyor mu diye bakmaktan sıkılmadın mı sen yeaaa?" dedim. Aboowww demez olaydım bu bir sinirlendi bir köpürdü ağzından salyaları aktı böyle "haaarrrr" diye sesler çıkartmaya falan başladı ahan da dedim sıçtık bir an bütün sınıfı döne döne yiyecek diye çok korktum.Bana döndü ve :

 -Al bee yemedik telefonunu benden rahatsız oluyorsan düzgün bir şekilde söyleyebilirsin taam mı bende bir insanım sonuçta bağırmana gerek yok. Hiç bir dünya malı bir insanın kalbinden daha değerli değildir dedi ve çantasını alıp sınıftan çıktı biraz da gözleri dolmuştu duygulanmıştı.

   Sanırım kız haklıydı "hiçbir dünya malı bir insanın kalbinden daha değerli değildir.." bütün sınıf ona gülerken ben;onun söylediği sözü düşünüyordum çünkü çok doğru birşey söylemişti.Zaten sonradan da kendi kendime söylendim sonuçta altı üstü bir telefon yani götümüze sokmuyor ya !Neyse onu gördüğüm ilk anda özür dilemem gerekicek sanırım.Yani en sevmediğim şeyi yapıcam..

   Öğle tatiline girmiştik sınıftan kızlarla söylemesi ayıp falan değil isteyen gidip alabilir o kadar da pahalı bişey değil çiğ köfteeğğğğ sipariş ettik fakat bir türlü gelmek bilmedi bekle babam bekle,bekle babam bekle iyice canımız sıkıldı açtık telefondan son ses bir gangnam stayle başladık sınıfın ortasında at gibi zıplamaya hem zıplıyoruz hemde kişniyoruz. Dünyada ne kadar yapılmayan mal hareketler varsa hepsini yapıyorduk o arada ben sikilmiş tavuk edasıyla arkamı bir döndüm anaammm bir ne göreyim bilinmeyenli x,y! Tam arkamızda dikilmiş,bizim yaptığımız hareketler karşısında şaşkınlığa uğradığı için gözlerini sonuna kadar açmış bize bakıyor.Bu arada bilinmeyenli x,y bizim dershaneye yeni gelen,derste gizli gizli bakışıp fingirdediğimiz matematik hocası.Derslerde durmadan sorularında bilinmeyenli x,y'leri sorup bizim sabrımızı zorladığı için ben ona bilinmeyenli x,y diyorum.Meğersem bu yaklaşık 15-20 dk'dır sinsice kapının oradan bizi izliyormuş.Ama ben bir utandım varya anlatamam kıp kırmızı oldum yer yarılsaydı da içine girseydim yada o arada kalp krizi geçirip bir anda beyin ölümümü gerçekleştirip hık diye gitseydim de beni o vaziyette görmeyeseydi yada ne bileyim o an deprem falan olsaydı bütün bina başımıza yıkılsaydı ama bana birşey olmasaydı çünkü öyle birşey olursa annemle babam çok üzülür ya da yok yeaaa onlar evde bile olmazlar benim göçük altında kalıp öldüğümden ancak 1-2 ay sonra falan haberleri olurdu.

   Tabi benim ile birlikte kızlar da hocanın orada dikilip dakikalarca bizi izlediğinin yeni farkını varmıştı ve onlarda aynı benim hissettiklermi hissediyorlardı "hocam yeağğ orada olduğunuzu neden sölemediniz kiiiee" şeklinde konuşmalar yaparak utançlarını gizlemeye çalışıyorlardı.Sınıfta en azgın şekilde atlayıp sağa sola koşuşturup deli deli sesler çıkaran ben olduğum için bilinmeyenli x,y bana doğru yaklaştı tam karşıma geçti ve gülerek hatta kahkara atarak :

 -Ahahaha sen insan mısın ya? dedi.

   Bunu benimle dalgamı geçtiği için mi? yoksa sadece sevgi cümlesi olarak mı söyledi bir türlü anlam veremiyordum utancımdan adamın yüzüne bile bakamıyorum ne diyeceğimi de bilemediğimden ona karşı hiç birşey söyleyemiyorum bana ne dese haklı çünkü azgın teke gibi zıplıyordum neticede sınıfın ortasında.Dişlerim ile dudağımın bir kısmını ısırarak sanki yaramazlık yapmışta annesine söyleyemediği için köşeye sıkışmış bir çocuk edasıyla yere bakarak ellerimi ovuşturuyordum.Sonra yanımdaki kız arkadaşıma dönerek; "az önceki o müziği bir daha açsana."dedi ve elindeki içi sanki formüllerle değil de bana göre ibranice yazılar ile dolu olduğunu sandığım matematik kitaplarını bir köşeye bıraktı sonrasında ise bana bakarak :

   -Gangnam style bir kere o şekilde değil bu şekilde oynanır.diyerek sınıfın ortasında oda bizim gibi at koşturmaya başladı.Allahııııımmmmm o nasıl bir tatlılıktır öyle yaa onun o lülürük saçlarını alır, kıvırcık diye salataya doğrar yerim lan ben onuuuu.Aşkım benim ya sırf ben o kadar utandım diye oda bizim gibi oynamaya başladı sonra bende dayanamadım başladım onunla birlikte zıplamaya ama o kadar çok zıplıyoruz ki biraz daha zıplasak kafamız tavana değer yani o derece zıplarken birbirimizin kollarına vurup şakalaşıyoruz kahkahalar atıyoruz falan zil çalana kadar hayvan gibi zıpladık durduk kahkahalar atarak adeta kendimizden geçiyorduk ona içimdeki sevdim bin kat daha artmıştı.Bu arada da bizim çiğ köfteler hala daha gelmemişti fakat bu kimin umrundaydı ki? Herkes mutluluğun tadını zaten yeterince çıkartıyordu.Beni ise onun o gülüşü zaten yeterince doyurmuştu.

  Dersler bittikten sonra ben etüte kalmaya karar verdim. Bizim dershane de etütler en geç akşam saat 7 de bitiyor hocayla birebir böyle bön bön bakışarak ders çalışıyorsun ya da bir sınıfa giderek kendi kendine test çözüyorsun falan.Bende biraz test çözüyüm de ineklik bağlarımı güçlendireyim dedim gittim oturdum bir sınıfa yanıma da kendini sempatik jön Türk sanan çocuklar geliyor benimle mal mal konuşmalar yaparak tanışmaya falan çalışıyorlar bende hee,hıı,evet,bende,gerçekten mi,hadi canım! konuşmaları yaparak onları daha da bir çoşturuyorum sonra da içimden "allahın okuzü tipe bak haha mal" diye konuşmalar yaparak onlarla vakit geçsin diye kendi çapımda eğleniyorum çünkü test çözerken canım çok sıkılıyor mesela bir soru okuyorum 5 tane yatının 5’şide bana mantıklı geliyor sonra başlıyorum o piti piti yapmaya.Öyle böyle derken saat 7 ye geldi ve herkes dershaneyi boşaltı bizim sınıfta da kimsecikler kalmadı jön Türkler de gitti zaten.Baktım biri sınıfların lambalarını tek tek söndürerek geliyor dedim artık dershane kapanıyor biri bana tekmeyi vurmadan ben kendi kendime gideyim.Hazırlandım ve kitaplarımı sıranın üzerinden aldım tam o sırada kafamı bir kaldırdım bilinmeyenli x,y ! Bu günden beri bu adamın derdi ne anlamadım ki kendi kendine saklambaç mı oynuyor dershanede napıyo adam hiç piyasa da yokken bir anda karşıma çıkıveriyor.Neyse ben biraz şaşkın halde bir müddet ona bakakaldım sonra da :

  -naber hocam yeaa gitmediniz mi siz eve? Dedim.Ama bir yandan da içimi bir korku kapladı çünkü karşımdaki adam sanki o 3 saate önce yanımda zıplayıp göbek atan hocam değil de; daha başka daha ciddi bir insan vardı karşımda bakışlarından anladığım kadarıyla sanırım bana bir şeyler demek istiyordu.

 - Eğer izin verirsen seninle biraz konuşabilir miyiz? dedi ve sonra da gidip sınıfın kapısını kapattı .Beni bir korku bastı ahan da dedim sıçtık zikicek mi beni bu burada napacak hiçte öyle bir tipi yok ama bu erkek milletine de güven olmaz. Neden kapıyı kapattı ki? Off kahretsin napcam lan ben şimdi binanın da en üst katındayım herhangi bir durumda kendimi kurtarmak için camdan atlasam ölürüm. Çığlık atsam kimse yok bütün herkes gitti bir tek en alt katta bürodaki deli bedri var oda şuan Allah bilir 31 çekiyordur. Bir anda manevra yaparak sınıftan mı kaçsam ama o da tam kapının önünde duruyor yakalar beni hem bütün koridorlarda dahil olmak üzere her yerin ışıklarını söndürmüş o karanlıkta merdivenlerden düşebilirim sadece koridorun sonundaki bizim sınıfın ışığı yanıyor.Allahım yeaa çığlık mı atsam napsam niye kaptı ki bu kapıyı şimdi.Ben gözlerim korku dolu ürkek bir şekilde :

  - Evet tabikide hocam sizi dinliyorum.

 
- Seninle konuşacağım şeyde tam buydu artık bana hocam demesen ?
   
  - anlamadım ?

  - Bak seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum biliyorum bu bizim için pek uygunsuz düşecek ama eğer izin verirsen seni yakından tanımak istiyorum. Seni ilk gördüğüm andan beri unutamadım sürekli dershanede seni takip ediyorum biliyorum kızacaksın hatta bir o kadarda şaşıracaksın sonuçta ben senin öğretmenin sayılırım ama gözlerini gözlerinden alamıyorum dedi.

   Ben bir an şoka girdim gene beynim çalışmamaya başladı,karnım sancılandı ve gazlanmaya başladım.Tamam onun benden hoşlandığının zaten farkındaydım ama yuh yanii bu kadarını da beklemiyordum öğretmen sonuçta.Ona “sizi anlıyorum” dedim fakat onu bir türlü anlayamıyordum çünkü şaşırmıştım sonuçta benim hocam yani onu geçtim her şeyden önemlisi beni gerçekten sevebilecek miydi? Bana değer verebilecek miydi? Sonuçta birbirimizi tam olarak tanımıyoruz bile.

   Neyse biz bu bilinmeyenli x,y ile baya konuştuk kaynaştık bir kafe de çay içtik daha dorusu o çay içti ben koca bir bardak dolusu su içtim bu olayın üstüne.Arabası olduğu için evimin başındaki kimsenin görmediği karanlık bir yerin orada bıraktı beni çünkü evimin önünde bırakırsa  1 yıl boyunca mahallenin dedikodu yapılacaklar listesinin birinci sıralarında konu başlığı olabilirdim.Sonra da ben evimin kapısında içeri girene kadar bana baktı başıma bir şey gelmesin o sıra da diye. Lülürük saçlı zibidi gongalesim benim ya o an ona tamamen aşık olduğumu anladım minnak taşaklı falan hepsi aklımdan bir an toz duman olup uçup gitmişti onun o bana çektirdiği bütün acıları, birlikte yaşadığımız o anları tamamen unutmuştum. Akşam da telefonda mesajlaşıyoruz falan bana ne kadar aşık olduğunu ve başına ilk defa böyle bir şey geldiğini söylüyor bende gülüyorum canım yaa kıyamam ben sana artık ben yanındayım gibi baştan sağma sözler söyleyerek onu teselli ediyordum. Fakat o gece rüyamda minnak taşaklıyı gördüm sanırım bilinmeyenli x,y ile çıkmam bir hataydı ve bilinç altıma kadar işlemişti onu o kadar çok özlemişim ki odama geldi hafif ve isteksiz bir şekilde gülümseyerek karşıma oturdu elini ile kafası karışık bir şekilde ağzını kapatarak "sen ne yaptığının farkında mısın ?" dermiş gibi gözlerimin içine sadece bana özel olduğunu sandığım bakışınla baktı, yüreğinde bir burukluk gözlerinde ise hüzünlü bir bulut vardı.Sonrasında ise ağlayarak uyandım..

4 Nisan 2013 Perşembe

BİZİM EVDE TUVALET BOZUK GENELDE ANNEM AĞZIMA SIÇAR ! (7. bölüm)

   Ben tabi gene depresyon moduma girdim 1-2 hafta boyunca dershaneye de gitmedim annem her gece odama gelip beynimi sikiyordu "dershaneye bugün de gitmemişsin beni gene aradılar,bıktım senin şu serseriliklerinden yeter artık adam gibi okuyacaksan oku" diye.Ben ise onu hiç tınlamıyordum "off taam anne yeaa her gece aynı şeyi söylemekten bıkmadın mı? hadi bak saat kaç olmuş git yat uyu elbet giderim bir gün,dershane kaçmıyor ya !" diyerek annemi iyice çileden çıkartıyordum oda benim kafama terliğini atmamak için zor sabrediyordu.Ya bir de benim annemin terlikleri böyle 10 cm boyunda oluyor onu bana bir attığını düşünsenize lan beynim paramparça olur gözlerim yerinden fırtlar memelerim patlar yemin ederim, resmen annemi çıldırtarak kendi ölüm fermanımı yazıyorum. Annem odamdan dışarı çıktığında da hemen odamın kapısını kilitliyorum ki belki vazgeçer de şeytana uyar beni o topuklu terlikleriyle öldürmek ister falan diye.Aslında benim annem her şeyimdir anneden çok bana bir arkadaş yoldaş gibidir onunla her şeyimi hiç utanmadan sıkılmadan paylaşırım evde olursa tabi ama annemle aramda ona karşı bir türlü silip atamadığım bir kalp kırıklılığım var ne zaman annemle karşı karşıya gelsem nedenini bir türlü anlayamadığım o olayla yüz yüze geliyorum.

   Ben daha 8 yaşındaydım o zamanlar.Hani "aliye" dizisi vardı ya bir aralar çok modaydı herkes onu izliyordu bende o dizinin hastasıydım.Onun ilk bölümünün yayınlandığı gündü çok iyi hatırlıyorum.Annem beni ilk defa nedenini anlamadığım bir şekilde dövmüştü benim bir tanecik yere göğe sığdıramadığım melek annem; bir anda adeta canı kana susamış canavara dönüşmüştü.Beni o kadar çok dövmüştü ki ağzımdan burnumdan kan geldiğini hatırlıyorum, ona karşı küçük ve savunmasızdım ondan korktuğum için kaçmaya çalışıyordum binicik abimin arkasına saklanma çabaları içerisindeydim yazık garibim oda daha küçüktü ve şoka girmişti şaşkın bakışlar içerisinde beni korumak için bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama ne yapsa nafile annem biraz daha bana vursa neredeyse öldürecekti. Beni bir pislik mişim gibi yerden yere savurduktan sonra da odaya kilitlemişti.Ben olayın şoku içerisindeydim ve çok korkuyordum hatta korkudan oda da altıma işemiştim bildiğin oda ya çövdürdüm. Her yerim sanki kırbaçlan mışım gibi mosmordu ve ağzımdan burnumdan kan geliyordu hayatımda ilk defa o kadar çok kanı bir arada görmüştüm tir tir titriyordum canım çok yanıyordu ne yapacağımı bilmiyordum çok çaresizdim annemin niçin bana bir anda bu kadar çok vurduğunu kötü davrandığını bir türlü anlayamıyordum sinirimden odadaki bütün eşyaları kırdım parçaladım odayı darmadağın tanınmaz bir hale getirdikten sonra da bir yastık alarak betona yattım ve sol elimin baş parmağını emmeye başladım.

   Ben bebekken parmak emiyordum öyle emziğim falan yoktu. Bebekken benim her şeyim sol elimin baş parmağıydı onu çok seviyordum en yakın arkadaşım oydu sevincimi,hüznümü,korkumu her bir şeyimi onunla paylaşıyordum. Sanki o parmağımın içinden bal akıyordu ve beni tamamen sakinleştiririp dünyanın en mutlu huzurlu insanı yapıyordu ona bir şey olacak diye ödüm kopuyordu bir keresinde kapıya sıkışmıştı onun için bütün gece uyuyamayıp ağladığımı hatırlıyorum ama sanmayın ki canımın yandığı için ağlıyorum.Ağlamamın nedeni canım yandığı için falan değil baş parmağım kapıya sıkıştığı içindi neden işaret parmağım değilde yada neden orta parmağım değilde baş parmağım sıkışmıştı o lanet olasıca kapıya!! diye ağlıyordum.

   Annemin bana uyguladığı çin işkencesinin hala daha etkisi altındaydım tir tir titrediğim için yattığım betona kemiklerim vurup tak,tak diye ses çıkartıyordu kalbimin atışını kulaklarımda hissedebiliyordum artık çok yorulmuştum bünyem iyice zayıf düşmüştü ve gözlerim yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı tam uykuya dalarken kapıdan "tık" diye bir sesin gelmesiyle irkildim sanırım annem kapımın kilidini açmıştı.Hemen bir şeyler yapmam lazımdı ayağa kalkmak istiyordum fakat cılız yorgun ayaklarımla ayakta doğru düzgün duramıyordum bile yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim ellerim titrek bir şekilde kapının kolunu tuttum, annemle karşı karşıya gelmekten ve o yaşadığım çin işkencesini tekrar yaşayacağım korkusuyla kapının arasından yokladım annem orada mı değil mi diye birde baktım ağabeyim orada kapının kenarında öylece bana bakıyor "korkma annem sakinleşti daha sana bir şey yapmaz hadi gel" deyip gözümün yaşını siliyordu bense ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Üstüm başım kan içinde olduğu için banyoya gitmem gerekiyordu. Ağabeyim de elinde mendil ile burnumdaki kanla karışık sümüklerimi silmekle meşguldü.Ağabeyim burnumu iyice temizledikten sonra hemen minik ayaklarımla pıt pıt koşarak hoopp attım hemen kendimi banyoya ellerim kan içindeydi ürkek bakışlarla ellerime bakıp onları yıkarken de bir yandan da gözüm kapıdaydı içimden "allahım ne olur annemle karşılaş mıyım,ne olur onu gör miyim" diye dualar ediyordum çünkü onu bir anda görürsem her an korkudan bayılabilirdim.Ayaklarım hala daha o kadar çok titriyordu ki kayıp düşmemek için önüme gelen bütün duvar kalebodurlarından tutunmaya çalışıyordum. Bıcı bıcımı yaptıktan sonra geçtim aynanın karsısına uzun uzun baktım kendime dudaklarım patlamış ,gözlerim şişmiş ve kafamın içinden bir kafa daha çıkmıştı.Bilim adamları bile yapmaya çalışsa yapamaz yani öyle bir kafa.Annem nasıl şişirmisse artık o kafayı davul gibi olmuş. Sonra karnım guruldamaya başladı o kadar çok gurulduyo ki sanırsın Hayko Cepkin karnımda konser veriyor. O zamanlar çizgi film olarak izlediğim Jetgillerden esinlenerek hemen uçarak gittim mutfağa ekmek arası yapıp yemeye başladım.Yaptığım ekmek boyumdan büyüktü ve benden iriydi ekmeği o kadar büyük yapmışım ki ellerim onu tutmaya yetmiyor, ve ekmek ağzıma sığmıyordu. O sırada da fragmanını haftalar boyu beklediğim "aliye" dizisi başlıyordu ve annem şuan o adanın içinde onu izliyordu. Bense onu izlemek için can atıyordum Allahtan tek istediğim annemden korkmadan içeriye bir spaydırmen edasıyla girip hiç bir şey olmamış gibi o filmi izlemekti ve başardım içeriye elimde boyum kadar ekmeğimle girerek annemin önüne oturdum ve onun yüzüne bile hiç bakmadım .

   Bir süre sonra annem bana "iyi misin" dedi hiç cevap vermedim.Birde utanmadan soruyor iyi misin diye orada ağzıma sıçmıssın hayatım boyunca unutamayacağım bir an yaşatmıssın bana daha nasıl iyi olabilirim ki ben ! Film bittiğinde arkamı dönerek onun gözlerinin içine içine iyice baktım ve:


-Anne ben ne yaptım sana neden bana o kadar çok vurdun ki ?  dedim.

Bekledim cevap vermedi sonra tekrardan:

-Ama benim canım çok acıdı çok korktum bir daha beni dövmek istersen suratıma vurma olur mu aynaya bakarak kendimden nefret etmek istemiyorum. dedim.

   Baktım annem biraz duygulandı "bir daha sana vurmayacağım,özür dilerim kızım."dedi ve öptü beni.Aynı Türk filmlerindeki senaryolar gibiydik lan çok duygusaldı.Fakat her şey bana çok anlamsız geliyordu bir kere neden dayak yediğimi bile bilmiyordum. Tamam ben yaramaz bir kızım kabul ediyorum annemi kızdıracak bir şey de yapmış olabilirim ama hiçbir çocuk yaptığı yaramazlık karşısında bu şekilde cezalandırılmamalı.

  Ben bu olaydan çok büyük bir hayat dersi aldım ileride bir çocuğum olursa ona asla vurmayacağım çünkü ben annesine ve babasına sevgi dolu gözlerle bakan bir evlat istiyorum.Çocuğum beni gördüğü zaman kötü bir olay aklına gelip üzülmesin hiçbir zaman annem veya babam bana böyle böyle yapmıştı deyip yüzünü soldurmasın bizi hep iyi anılarla ansın istiyorum.

  Ben 18 yaşıma geldim ve hala annemle karşı karşıya geldiğimde bu olay aklıma geliyor ve o acıyı hala daha iliklerime kadar hissedebiliyorum. Bazen bu konuyu açıyorum anne diyorum sen o gün bana neden vurmuştun ki diyorum,o da her zaman bana aynı klasik belirtisiz nesne olan cevabı veriyor, "bilmem yapmıssındır gene bir yaramazlık" diyor.Bu cevap beni hiçbir zaman tatmin etmedi ve etmeyecekte. Ona bu soruyu soruyordum çünkü cevabını o da bilmiyordu ve yaptığı yanlışın da farkındaydı ama yaptığı yanlışın benim kalbimde büyük derin yaralar oluşturduğunun farkında değildi.Fakat ne olursa olsun gene de ben onu çok seviyorum.O kadın benim hayatta örnek alabileceğim tek insan, o hayata güçlük ile dört kolla sarılan güçlü bir kadın.Her zaman bana destek çıkan, korktuğum da beni sarıp sarmalayan, her zaman yanımda olduğunu bildiğim canım annem.Benim mutlu olabilmem için canını feda edebilecek tek insan.Onu o kadar çok seviyorum ki her ne olursa olsun onu sevmekten vazgeçmeyeceğim... 




13 Mart 2013 Çarşamba

- ORGANİZE İŞLER BUNLAR - (6.Bölüm)


   Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber, develer tellâl iken ben ebemin beşiğini hayvan gibi sallar iken zaman su gibi akıp gider iken benim minnak taşaklıdan ne bir haber vardı ne de bir ses seda ve ben artık onun hasretine dayanamaz haldeydim bir şeyler yapmam gerekiyordu en azından facesine bakıp yüzünü görmem lazımdı gittim hemen kendime bir fake hesap açtım içine de bir sürü Trabzonsporlu çocuklar kızlar mızlar ekledim bir de bizim burada bir komşunun oğlu var onun bir sevgilisi var ama bir göreceğiniz var ya kız bildiğin adriana lima taş gibi bir şey bizim komşunun oğluna nasıl bakmış hayret ediyorum doğrusu kızın gözleri kör heralde. İşte aldım o kızın kendi facesindeki fotoğraflarını benim fake hesabıma yükledim bir de fotoğraflarımı begensinler diye facede arkadaşlığımı kabul eden sahışlara "ayy canığğm ben yeni face açtımda fotolarımı begenir misiiğğnn?" diye ergenusların yazdığı tarzda yazılar yazdım o mallar da "ilk önce sen benimkileri begen sonra ben seninkileri begenirim"yazdılar bu lafı demeseler şaşardım zaten öyle böyle fotoğraflarımı zorla begendiktirdim onlara. Sonra trabzonspor'un teknik direktörü olan Şenol Güneş'in fotoğraflarını kapak fotosu yapıp bir kaç güzel sözünü yazdım,sözlerin hiçbirinden de bir bok anlamadım birde onları begendiktirdim zorla o çocuklara.

   Aradan 2 hafta kadar bir süre geçti ekledim benim taşaklıyı.Öyle faceyi açar açmaz onu çabucak eklemedim tabi çünkü benim olduğumu hemen anlayabilek bir kapasiteye sahip o gavat.Baktım duvarına çok güzel şarkılar paylaşmış "kıyamam lağnn ben sanaa aşkitoom yeaaa" demeye kalmadan bir baktım mal kızın teki duvarına " :)  <3  minnak taşaklı ile birlikte orada burada fink atıyor" yazısını paylaşmış.O kızı alıcan böyle boş bir binanın en tepesine atıp kapıyı da üstüne kilitliyecen evin üstüne de tabela asıcaksın "beleş kerhane,baksın herkes zevkine ! " diye sonra gelen giden onu orada sikecek ! Ayy birde aynı yerde oturuyorlar off allahım yeaa napıcam ben şimdi gidip oradan bir ev kiralayıp gece gündüz minnak taşaklıyı mı gözlesem napsam aman orada da ev fiyatları hep pahalı.Ben tabi çok feci bir şekilde sinirlendim eklediğim gibi geri sildim onu faceden, sonrada o facebook hesabını da tamamen kapattım bütün emeklerimde boşa gitmişti o fake hesaba eklediğim çocuklara da fotolarımı beğenmeleri için boşuna yağcılık yapmıştım sonra boşuna onu eklemek için 2 hafta boyunca beklemiştim ve en önemlisi de boşuna ümitlenmiştim .Benim onun duvarında yorumlar yaptığım beğendiğim bağlantıları bile silmiş pislik.Sonradan neden onu sildim ki zaten fake hesaptı, benim olduğumu da bilmiyordu dedim kendi kendime dertlendim mal gibi. Ama napiyim o yazıları bir an görünce hayal kırıklığına uğramıştım beni gerçekten sevdiğini unutamadığını düşünmüştüm ve elimden gelen hiçbir şey yoktu beni unutmuştu ve benden ölesiye nefret ediyordu ben ona ne yapmıştım ki benden bu kadar nefret edecek? Hayatta insanın kendini mutlu edebilecek bir şeyler uğruna çabalaması ve bu çabanın karşılığında olumsuz sonuçlar alması kadar kötü bir şey yok.

   Gel zaman git zaman aradan 1 ay kadar bir zaman süreci geçti.Bir gün yine dershanede sınfta aynı ineklerin sabah yem beklediği gibi hocanın gelmesini bekliyoruz o arada sınıfa hiç yüzünü daha önce görmediğimiz bir adam giriverdi ama adam dediğime bakmayın sınıfa gelen sahış, aynı çocuk gibi bir yüz'e sahip çok tatlı, boyu biraz kısa, saçları siyah ve kıvırcık böyle lülürümsü bir şey sakalında da cücüğü var onu geçtim her her şeyden önemlisi esmer ! Benim kalbim normal bir şekilde küt küt atıyorken bir anda anormalleşip patır kütür atıp teklemeye başladı meğersem yeni matematik hocasıymış beynimde bir an her yeri sayılar ile  kaplı toplama,çıkartma,çarpma,bölme,karekökünü alma,bir üçgenin iç açılarının toplam dereceleri işlemleri ile dolu nevresim takımı geldi ve bizde o nevresim takımının içinde yeni matematiksel akıla ve bilime dayalı pozisyon formülleri üretiyorduk.Hiç gözümü kırpmadan ona bakıyordum sonra dikkatimi çeken bir şey oldu tahtaya yazı yazarken arada kafasını çevirip o da bana bakıyordu çünkü dikkat ediyorum sadece bana bakıyor başka hiçbir yere bakmıyor arada o lülürük kafasını kaldırıp  bakıp hemen geri tahtaya dönüyor, dedim acaba lan bu benden hoşlandı mı?  hem zaten çokta büyük biri değil yaşlarımız da uyuyor neden olmasın illa öğretmen diye birlikte olamaz mıyız yani..? Aklımdan minnak taşaklı falan hepsi uçup gitti bir an. Bütün ders boyunca ben onun suratına baktım o da benim suratıma baktı öylece gizli gizli bön bön bakıştık durduk bütün ders boyunca.

   Neyse akşam faceye girdim dershaneden kız arkadaşımla konuşuyoruz bana fake hesabından bir çocugu nasıl keklediğini ve onunla nasıl dalga geçtini anlatıyor bende gülüyorum hingilim yapıyoruz kakara kikiri falan derken dankk ! aklıma minnak taşaklım geldi lan dedim bende ekliyim benimkini zaten 1 aydan fazla oldu görmüyorum yüzünü şeklini şemalini nasıl bir varlığa benzediğini unuttum çocuğun hazır bir tane daha fake hesap bulmuşum ekliyim bari dedim hem kız da o fake hesabı taa iki sene öncesinden açmış benim olduğumu anlaması da imkansız.Ekledim ve bir girdim duvarına allahııım kör olsaydım elim kolum tutmasaydı da o duvara girmeseydim!  "minnak taşaklının ....... ile bir ilişkisi var"!! ama bu o geçen günkü boş eve atıp kapıyı da üstüne kilitleyip kerhane tabelası astığım kız değil başka bir kız.Yaa ne olursa olsun amık kız sonuçta memeleri var bızzığı var zevkten dört köşe olduracak bir motora sahip.Aklımdan kaynar sular boşaldı şoka girdim bir anda ne olduğunu bilmeden gözümden yaş geldi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım sonra bir de annem gece o ses'e uyanmasın diye gittim banyıda ağladım kıçım dondu resmen. O kızın hemen ölüp yok olmasını istedim hatta onu kendi ellerimle öldürmek ve onu bir mezara gömmek yerine uçurumun kenarından atıp, onun her yerinin tamamen paramparça olup yok olmasını istiyordum sonra o minnak taşaklıyı düşünüyordum bunca zaman onunla birlikte yaşadığımız anıların hiç mi hatırı yoktu onun için.Hiç mi aklına gelmedi o piknikteki ilk birbirimizi görüp tanışmalarımız ben zaten o zaman ilk orada o mala vurulmuştum.İnsanlarla alay ediyordum ilk görüşte aşk yoktur o ne sikim bi laf öyle yeaa hangi mal demiş onu diye falan fakat o sözün kurbanı olmuştum.Hiç mi hiç aklına gelmemişti bayramlarda ailelerimiz toplandığın da onlar oturup sohbet ederken bizim kaş altından göz yukarısından gizli gizli bakışıp fingirdeşip gülmelerimiz.Hiç unutmuyorum 2012'nin yılbaşında benimle buluşmak için izmite gelmişti tabi o zaman çıkmıyorduk ama birbirimize deli gibi aşık olduğumuzu söyleyebilirim çünkü ikimizde gözlerimizin içine "sen benim bu hayatta başıma gelen en güzel şeysin" dermiş gibi bakıyorduk ve susuyorduk zaten bu hayat bizi hep susturmuştu hiçbir zaman iki yakamız bir araya gelmedi, belki öbür dünyada birbirimize kavuşucaktık.Ama ne olursa olsun onun kalbinde bir başkasıda olsa,her gece yatmadan önce o hayal dünyasını bir başkasıyla da düşlese,ben ileride bir yabancıya da aşkım desem ve her sabah o yabancının yüzünü görerek te uyansam,onun bir zamanlar bana dolu dolu sevgiyle bakan o certlek gözlerini bütün ömrüm boyunca asla unutmayacağım...

9 Mart 2013 Cumartesi

OKUYOM BEN YEAA (5 . BÖLÜM)

   Dershanelerden nefret eden ben o sınıfa girdikten sonra adeta 190 derece dönmüştüm her eve geldiğimde off allam ya şu akşam çabuk bitsin de hemen yatalım kalkalım sabah olsun da dershaneye gidiyim diye dualar etmeye başlamıştım araya hafta sonları girdiğinde ise bu seferde off allahım ya 3 kez yatalım kalkalım hemen sabah olsun dershaneye gidiyim diye dualar ediyordum. Ayy aman bir de beni görceniz nasıl süsleniyorum püsleniyorum sırf o çocuğun yani Nutella’nın gözüne girebilmek için oda böyle hanzonun teki hiç göründüğü gibi bir çocuk değil. İlk 1 hafta her şey süperdi tanıştık kaynaştık böyle mesajlaşmalar face de geceleri sabahlara kadar uyumayıp kikirdimeler falan çocuğun hareket ve davranışları gayet normaldi yani.Sonra ne olduysa artık bende anlamadım çocuk birden değişti böyle şımarıklıklar abuk subuk havalı havalı konuşmalar falan dedim herhalde samanı bol geldi kişniyor, yanında da gulyabaniye benzeyen kekeme bir kankası var  ama çocuk dershaneye nam salmış onu gören herkes ooo naber koçum benim, kardeşim yaa şeklinde konuşmalar yaparak çocuğun götünü kaldırıyorlar oda kendini bir bok zannediyor sanki ali ağaoğlu amk.Ne yani sonuçta oda bir insan o da bizim gibi tuvalete sıçıyor bizde tuvalete sıçıyoz,o da osuruyor biz de osuruyoruz,o da anasının bızzığından çıktı bizde anamızın bızzığından çıktık ne yani senin havan kime? Bir türlü de ona öyle davrandıklarına bir anlam veremedim. O yüzden de ona çok pis uyuz kapmıştım ve sürekli dershanede sınıfta birbirimize laf atıp didişip duruyorduk.
   
   Bir gün yine ağzımda sakız patlata patlata dershaneye geldim ben sakızı çok severim de hele sabahları çiğneyince daha da birçok zevk alıyorum çünkü otobüste herkes bana uyuz oluyor sabah sabah milletin sinirini bozmak aşırı hoşuma kaçıyor. Neyse sınıfa bir girdim herkesin sırasının üzerine yapıştırılmış resimli birer fotokopi vardı. Örneğin; işte bir tanesinin üzerinde cedrid'in dedesi var bir tanesinin üzerinde tazmanya canavarı var bir tanesinin üzerinde orada oturan kız şişko olduğu için yarmagül resmi falan vardı benimkinde de sırtlan resmi vardı ne alakaysa anlayamadım sordum sınıfa bunları kim yapıştırdı diye kimseden çıt çıkmıyor yüzleri bir karış utançlarından kıpkırmızı olmuşlar korktukları için de birşey söyleyemiyor garipler. İçlerinden bir tanesi zar zor bilmiyoruz ki dedi ama tabi herkeste bunun kimin yaptığının bariz farkındaydı o olmayan beynini siktiğiminin Nutellanın, kankası olacak gulyabanisi yapmıştı bu işi çünkü bir tek onun ve o yanındaki göttaşı olan Nutella’nın sırasında resim yoktu o salağa hemen orada “başına geleceklerden haberin yok ağzına sıçıcam senin dur sen duuuur” diye adlandırdığım bakışlarımdan bir tanesini attım ve yerime oturdum o mal kekeme de öylece bön bön suratıma baktı sonra dersin ortalarına doğru o sırasına yarmagül resmi yapıştırılan kız ağlamaya başladı zaten çok narin,saf bir kız aşırı derece de saf bir kız yani acıyorum ben ona çok zavallı kız bu şakayı kaldıramadı ağlamaya başladı.O arada ben daha da bir sinirlendim tenefüsü bile zor bekledim resmen, hele bir zil çalsın o çocuğun üzerine karete kamil gibi zıplayıp ellerimi yüzüne saplayıp o götündeki kıllarla kafasındaki kılların yerlerini değiştiricektim. Ve o beklenen an gelmişti zilin çalmasıyla birlikte ben yerimden fırlayarak ağzımda sakızımı patlatarak çocuğun karşısına geçtim ve : 


-Sen kendini ne zannediyorsun yeaa ?

-Ne zannediyor muşum ?

-Valla bi bok zannettiğin kesin de ! O olmayan beyninle ne yapmaya çalışıyorsun ne bu resimler falan insanlara bu şekilde lakap takmaya utanmıyor musun sen kekeme gulyabani ! ayriyetten bu sırtlan ne alaka yae?

-Ba-ba-ba bana bak bi-bi bir daha bana gu-gulyabani dediğini duymayayım.

-Allah allah duyarsan nolur yoksa beni a-annene mi şik-şikayet ed-ed-ed-ed-ed-ed-edersin.

-Ya kı-kızım bak sab-sabırımı zorlama !

-Senin sabrını yesinleerr. Ya olum sen var ya tam bir piçsin ibnesin senin o küçücük beynin anne karnındayken daha gelişememiş git o annene söyle seni çıktığı yere geri soksun en azından o beynin gelişir zaten bu Dünyada da sadece bir fazlalıktan ibaretsin bir boka da yaramazsın ! Şimdi o yapıştırdığın resimleri yapıştırdığın gibi geri çıkart yoksa ben seni çıktığın yere geri sokmasını bilirim !! dedim. 

   O gulyabaninin de yüzü kıpkırmızı olmuştu kekemeliği 10 kat daha artmıştı bana bir şeyler diyor ama bir türlü anlayamıyorum ama sinirden dört köşe olduğu belli bariz.Fakat ben bir yandan söyleniyorum ama bir yandan da içimden dualar ediyorum çünkü çocuk bayağı bir sinirlendi her halinden belli birazdan çakacak bana.Bütün dershane bizim sınıfa toplanmıştı hocalar da bir yandan" yeter artık kızım aaa bak yaptığın çok ayıp arkadaşının kalbini kırıyorsun ama yeter " diye mal mal şeyler geveleyip duruyorlardı sanki ana okulundaki çocuğu susturmaya çalışıyorlar gerzekler. Çocuk orada kendini Saddam Hüseyin ilan etmiş bunlar gelmiş beni susturmaya çalışıyor ama ona bir şey diyen yok. Ama ohh olsun o malı herkesin önünde rezil etmiştim bütün dershane artık onun yeni lakabını da öğrenmişti herkes ona gulyabani demeye başlamıştı.

   .Hee bu arada da benim sırama sırtlan asmasının sebebi de ben çok vahşiymişim çok sinirli asabi biriymişim ayriyetten de gözlerime çok fazla eyeliner sürdüğüm için gözlerim sırtlana benziyormuş. Gerizakalılığın da bu kadarı.Bir kere sırtlanın gözünün üstünde siyah eyeliner gibi şey yok aslanınkinde var dedim göt gibi kaldı mal.Ama benim işkencelerim daha bitmemişti elimden bu kadar çabuk kurtulamaz.Bir ders sonra hemen aşağı inip bir koşu internet cafeden gulyabani resmi çıkarttırıp sırasına astım bir bokta diyemedi mal bizim ona yaptığımızın aynısını bende ona yaptımıştım. Öğle tatilinden sonra sınıfa bir girdim onun sırasına astığım gulyabani resmi ile onun bizim sıralarımıza astığı bütün resimlerin hepsini toplayıp çöpe atmış gerizekalı.Yaa canım öyle indiririm işte o kalkmış götünü.Hee bu arada da dershanenin yeni ağası ben olmuştum o gulyabaniye selam verip götünü kalkdıranlar şimdi bana selam veriyolardı bende “ eğilin köpekler,bundan sonra yalnızca bana itaat edeceksiniz” dermişcesine dershanede memelerimi hoplata hoplata yürüyordum. OuffKahretsin havam batsın !







4 Mart 2013 Pazartesi

DERSHANE BANA TERS ANNE ! (4. BÖLÜM)

   Dershane,akrabamızın dershanesi olduğu için babam yurt dışından bile bir telefonla rahatça beni oraya kaydetmeyi başarmış.Amma velakin insan bir sorar dimi kızına seni dershaneye yazdırıyorum istiyor musun kızım diye.Eğer öyle bir soru sorsaydı benim cevabım hali hazırdaydı zaten. "Ay baba şuan meşgulüm biraz depresyona girdimde çıkınca ben bir düşünür sana alo derim" diyecektim. O öyle pat diye bir anda seni dershaneye yazdırdım deyince sanki ; "kızım senin bilmediğin bir kardeşin daha var" dermiş gibi hissettim götümden vurulmuşa döndüm resmen. Off Allam ya sırası mıydı yani şimdi dershanenin ben evimde gayet mutlu mesut evdeki yabancı cisimleri tanıyarak yaşıyordum.

   Üniversite sınavında iyi bir puan elde edememiştim çünkü sınav zamanında staj yaptığım için derslere pek çalışma imkanı bulamıyordum. Ya zaten öyle bir imkanım olsa bile çalışmazdım yani ne o öyle ya okulda matematik sınavının olmasına 1 hafta kala, o 1 haftanın içinde de matematik kitabının hepsini yalamış yutmuş bütün formülleri de iyice beynine monta etmiş, sınavda da kağıdın da bir nokta koyacak kadar bile boş yer bırakmamış, kopya vermemeyi de kendine hayat felsefesi edinmiş inek embesiller gibi okuyupta einstein olacak sanki. Ayy hepsinin alayını sikmek istiyordum var ya artık sokağa çıkıp "biri siksin la şunları ! "diye haykırasım geliyordu. Ya kızım o kadar çalışmıssın bize de göstersen bir sorucuk ne olurdu? mübarek hep kendilerine müslümanlardı. Sınav sırası zamanında önümde sağımda solumda ne kadar inek oturuyorsa ilk başta onlardan nazikçe kopya çekiyordum eğer kopya vermezlerse hoca arkasını döndüğü an saçlarından tutup kafalarını masa ile birleştiriyordum ama yinede bana mısın demiyorlardı hepside aynıydı bir tanesi bile kopya vermiyordu. Artık onların özel bir "inek" derneği mensubu olduklarını ve her sınav zamanlarından önce o dernekte buluşup inekler konseyi toplantısı yapıp topluca kimseye kopya vermeme kararı aldıklarını falan düşünüyordum. Bir de ben kız meslek lisesinde okudum böyle her yer memeli insan kaynıyordu okulun hademesi bile memeliydi o derece yani etrafta bir tane bile erkek göremediğim için her gün okula gitmekten nefret ediyordum sırf bu yüzden de o sinirin etkisiyle ben hep ineklerden hıncımı alıyordum onları dövüyordum böyle kollarını mollarını mıncırıyordum kantin de onların sırasını kapıyordum merdivenlerden onları itekleyerek geçiyordum falan. Neyse akşam annem eve geldiğinde dershaneye gitmemek konusunda babamla konuşması için ona yalvardım fakat meğersem annemde bu haince planın içindeymiş ikisi bir bu ortak kararı alıp bana haince tuzak kurmuşlar. O kadar ayaklarına kapandım annemin yapmayın etmeyin noğğlurr lütfeğğnn beni kendi doğal vahşi yaşamıma salın diye ama Nuh dedi peygamber demedi karı.

   Ya dershane bana göre bir ortam değil bir kere. Her yerde elinde test kitaplarıyla "hocam" kelimesini ağzından düşürmeyen hocasının gözünde kendini numberone zanneden mallarla dolu bir binanın içinde ben o kadar inekle aynı ortamda bulunamam bu benim fizik kurallarıma bile aykırı bee! İki gün sonra benim dersler başlayacaktı ve ben daha dershanenin nerede olduğunu bile bilmiyordum onu geçtim dershanenin adının ne olduğu konusunda bile hiçbir fikrim yoktu zaten de siklemiyordum. İki gün sonra babam aradı dershanenin adını ve adresini verdi.Yapacak bir şey yoktu kurbanda kesilecek kurbanlıklar gibi boynumu eğdim ve paşa paşa gittim dershaneye kayıt mürosunda sapık birine benzeyen bi adam vardı zaten tipide aynı tecavüzcü çoşkuna benziyordu kesin akrabası falan.Neyse gittim yanına "merhaba ben…" demeden aa sen o kızsın dimi geldin demek merhaba hoşgeldin ben ahmethaşimoğullarından deli bedri vs.vs.. beni sınıfıma götürene kadar merdivenlerde salak salak sorular sorarak beynimi sikti resmen.Adamın sorduğu şorulardan bir tanesi de "babanız eve kaç haftada bir geliyor?" Sanane amık kaç hafta da bir geliyorsa gelir napıcaksın eve hoşgeldin partisi mi düzenleyeceksin hey allaam ya. Sınıfa bir girdik aboow fiş aneyy !! oda ney? ben sınıfta karşımda böyle ders çalışmaktan zayıflamış yanakları içine çökmüş gözleri yuvalarından dışarı fırtlamış ayıp yeri deliğinin kemiği bile dışarı pörtlemiş,yüzü sivilcelerden gözükmeyen, saçları dökülmüş,sınav streslerinin onlara verdiği yıpratıcı heyecan yüzünden ellerinin kenarlarının bir kısmı tamamen yok olmuş bir grup inek beklerken;elleri kolları dövmeli kulağında 5 tane birden küpe olan daha benim bile kulağımda o kadar delik yok saçlar o biçim sanki biskolata reklamlarından fırlamış gibi insana benzeyen ama taşakları olan melekler çıktı karşıma.
   
   Sınıfa girdiğimizde derste oldukları için hoca da vardı ve sürekli bana "hoşgeldin,nereden geldin?,adınız ney? v.b" sorular soruyordu fakat onun sesi bana uzaktan duyduğum ama nerede olduğunu bir türlü anlayamadığım arı vızırtısı gibi geliyordu çünkü sonda çaprazda oturan bir tane çocuk vardı kasları mübarek 300 voltluk  1120 beygir motor gücündeydi birde çocuk esmerdi hatta kapkaraydı desem yeridir çocuk bildiğin Nutella gibiydi yani. Sarışın erkeklerden nefret ediyorum hele o Türkiye'deki bütün ergenusların ona neredeyse tapıp faceler de bilmem nerelerde fotoğraflarını koyduğu, her gün magazin programlarında "genç kızların sevgilisi" başlığı adı altında boy gösterdiği Kıvanç Tatlıtuğ dan tiksiniyorum zaten ona da söyledim her şeyi açık açık bu ilişki bu şekilde yürümez seni ilerideki doğacak olan çocuklarımın babası olarak hayal edemiyorum bir daha beni arama rahatsız etme hem ben helal süt emmiş bakire bir kızım öyle her gün ünlü sevgilisinin yanında bilerek magazinlere yakalanmak isteyen sürtük orospu karılar gibi "çekmeyin yağğ biz sadece arkadaşığğzz " ayakları yapamam dedim siktiri çektim sonuçta benimde bir ailem var.Sarı çiyan nolucak. Ama benim Nutella’m öylemi? O nasıl bir tatlılıktır öyle yeaa resmen çocugu böyle içime sokup "gel yavrum senin yerin de yurdun da ana vatanın da burasıdır gel il-ilçe sınırın olayım çiz beni" diye çocuğun üzerine atlayacaktım.Tabi ben o esnada hemen hayallere daldım. Ben onun o şehvetli kaslı vücudundan bal döküp yalıyordum oda bana Ooo yeaa baby gibi şeyler söyleyip kendinden geçiyordu bayağı bildiğin sexi, ateşli fantaziler içerisinde yanıp tutuşuyorduk ta ki hocanın bana "kızım beni duyuyor musun? "sorusunu duyana kadar o pis, kancık karı hayallerimin içine sıçmıştı tamda en önemli heyecanlı yerine gelmiştik bir de coğrafya hocasıymış o karıyı alacan böyle İstanbul köprüsün tam ortasında becericen hem Asya kıtası,hem de Avrupa kıtası izleyecek !!

28 Şubat 2013 Perşembe

DEPRESYON STYLAAA (3. BÖLÜM )


  
O pis  kırmızımsı kahverengi kılları ve uzun kolları olan hatta nesli tükenmekte olduğu için doğadaki her önüne gelen canlıyla çiftleşmeye çalışan orangutan kılıklı sevgilimden yani nağmıdiğer eski sevgilimden ayrıldıktan sonra ben adeta insanlıktan çıkmıştım sadece yemek yiyor ve tuvalet ihtiyacımı gideriyordum sanki sadece bunları yapmak için bu Dünya'ya gelmiştim.Odam dan hiç çıkmıyordum her gün annemin sakinleştirici haplarından içip deliksiz uyuyordum.Uykunun etkisi geçip uyandığımda da sadece bön bön tavana bakıp minnak taşaklımın gözlerini düşünüp onunla geçirdiğim o güzel günleri hatırlıyordum.Tekrardan uyumak için ve o ayrılık acısının kalbimi daha fazla yıpratıp canımı yakmaması için o haplardan bir tane daha içiyordum.Banyo kelimesinin anlamını nasıl ve nerede yapıldığını unutmuştum elimden hiç düşürmediğim telefonumun kaç haftalardır nerede olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu çünkü artık o mesaj atmıyordu bu yüzden onu kullanma ihtiyacı duymuyordum.Annem ara sıra odama gelip bana bir şey sorduğunda ona cevap olarak ya kafa sallıyordum ya da sadece "cık" diyordum.Benim bu durumda olduğumdan babamın işi gereği sürekli yurtdışına çıktığı için ve evde olmadığı için,ağabeyimin şehir dışında üniversite okuduğu için, annemin de bir hayır kurumunun üyesi olduğu için ve sürekli toplantılara, gezilere gittiği için kimsenin haberi yoktu.Ben kimsenin umurunda değildim,kimsede benim umurum da değildi.Zaten çocukluğumdan beridir ben kendimi bildim bileli kimse benimle ilgilenmezdi her işimi kendim görürdüm kimse bana çiş yapmayı kaka yapmayı yada elimden tutup yürütmeyi, karşıma geçip anne, baba gibi güzel kelimeleri heceleterek söyletmeyi öğretmemişti.

   İlk başta bu ayrılma olayı dışarıdan bakıldığı gibi basit bir hal alsa da, aslında olay sanıldığı kadar basit değildi.Her şey gayet ciddiydi beni aramıyor,sormuyor,konuşmuyordu.Eğer ben onu aramaya kalksam biliyorum telefonlarımı açmayacaktı çünkü bana çok sinirliydi pis,gerizekalı, aptal,salak,manyak,eğğkh,çiş,kaka,bok biz sanki sinirli değiliz.Acaba dedim arabaya atlayıp evine mi gitsem hem adresi de biliyorum bir keresinde onlara oturmaya gitmiştik o ayrı bir mevzu zaten ama o zaman da o armut kafasını kapıya yapıştırıp "kim o?" dediğinde sorunun cevabı karşısında benim sesimin olduğunu anlayınca da kapıyı açmaz, gururumu düşünerekten daha kötü olurum diye bu fikirden de vazgeçtim zaten de İstanbul’un trafiği çekilmez şimdi sabah binsem otobüse akşama anca orada olurum.Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu ilerde onunla birliktelik hayalleri kurduğum adam hayatımdan bir anda yok olup gitmişti ve hayallerimi de kendisiyle birlikte yok etmişti. Onunla kıyafet dolabımızı birlikte kullanacaktık, televizyon kumandası için küçük tatlı kavgalar edecektik tabiki de o mal Trabzonspor'un maçını izlemek isteyecekti bende sexi ateşli şehvetli ihtiras dolu brezilya dizilerimi izlemek isteyecektim ve elindeki kumandayı almaya çalışacaktım o da tam o sırada manevra yaparak benim belimden tutup üstüme çıkacaktı sonra bir anda sevişip yiyişmeye başlayacaktık sonra da hoooop yatak odasına…Daha sonra o kabız olacaktı ben ishal olacaktım birlikte tuvalet sırası kavgaları yapacaktık ve en önemlisi de aynı yastığa baş koyacaktık gerçi ben çok deli depelek yattığım için kafam o yatak da bile olmazdı ama neyse zaten hayallerim artık gerçekleşmeyecekti sonuçta çocuk bana siktiri çekmişti.Kimseye derdimi de anlatamıyordum. Yaşadığım olayları arkadaşlarıma anlatsam hepsi bir ağızdan Las Vegas orospuları gibi ağızlarını gevşete gevşete o klasik cevabı vereceklerdi; "geçeerr yaağğ üzülme gerçekten seni seviyorsa geri döneğğr barışırsınığz."diyeceklerdi sanki ayrılık acısını çok biliyorlarmış gibi.Eğer kendimden 2 yaş büyük üstü grubu olan arkadaşlarıma anlatsaydım onlarda"ayy senin yaşında bizde böyleydik canım ya ergenlik dönemi geçer bunu da unutursun bende senin gibiyken bla..bla..bla..." diyeceklerdi sanki kendileri çok büyükmüş gibi. Eğer anneme dökseydim içimi….sahi lan annem nerde benim !? Nerdeyse 1 ay boyunca hayatım aynen bu şekil devam etti dünyadan bir haberdim.

  Bir gün nasıl olduysa elim leptopa gitti dedim bir faceme bakiyim fakat face şifemi unutmuşum giremiyorum o arada telefonum aklıma geldi bu seferde telefonumu bulamıyorum telefonu aramak için odamdan dışarı bir çıktım ama var ya sanki hani böyle korku filmlerinde olur ya seri katillerin ellerinden kaçmayı başaran kurbanlar film sonunda duygusal bir müzik eşliğinde ulaşmak istedikleri yere ulaşırlar tam o esnada da ekranı böyle yavaş yavaş beyaz sis kaplar sonra her yer bembeyaz olur heh işte benim hissettiğimde aynen o şekildi odamın kapısını açmamla birlikte sanki her yer bembeyaz oldu bir an kendimi ermiş sandım noluyo amık bana diye şaşkın şaşkın etrafa bakınmaya başladım evdeki odaların yerlerini bile unutmuşum asalaklar gibi evin içinde dolanmaya başladım güya telefon arıyorum ama aklımdan geçenler aynen şu şekilde;

-Bu televizyon burada mıydı lan ?

-Anaa biz yeni koltuk takımımı aldık?

-Bu sehpa nereden çıktı?

-Bizim evde insan yaşıyor muydu ki?

  Yani utanmasam kimim ben?,neredeyim?,varlık var mıdır?,varlığın ana maddesi nedir?,evren var mıdır?, evren nasıl oluşmuştur?,gerçek bilgiye ulaşılabilinir mi?,beni bu dünya'ya leylekler mi getirdi yoksa anamın bızzığından mı çıktım? diye felsefecilerin beyin moduna giriyordum az daha. Hayatta şu felsefecilere uyuz olduğum kadar kimseye uyuz olmuyorum. Ya adam derste gelmiş bana "Tanrı var mıdır?" diye soruyor. Sen bir git 31 çekte sonra gusül abdesti almadan Kur-anı al bakiyim eline alabiliyon mu çarpılıyon mu çarpılmıyon mu o zaman anlarsın işte tanrı var mıdır yok mudur vallaha götünle ağzın yer değiştirir mal beyinli seni! Neyse baktım telefon orada sehpanın üzerinde elime aldım yeminle hani böyle kitaplıkların en üstlerine ansiklopedileri dizersiniz sonra onları siklemezsiniz de 4-5 sene yüzüne bakmazsınız da bir gün temizlik yapmaya karar verdiğinizde onları silerken tozdan göz gözü bir bok görmez ya aynen öyleydi benim telefonumda üstünde resmen artık 1 karış mı desem,5 karış mı desem toz vardı onu şöyle gelişi bir güzel üstüme sürdüm sıvazladım bir baktım 62 yeni mesaj 50 cevapsız arama !! Hemen bir heyecanla ellerim titreye titreye açtım mesajları baktım gavat mesaj atmış mı diye, hayır tabiki de atmamış neden heyecanlandıysam çocuk beni çoktan unutmuş siklemiyo ben hala daha o mesaj atmış mı o aramış mı derdindedim.50 cevapsız aramanın %20'side babamdan. Annem toplantıda olup telefonları açmadığı zaman hooop direk otomatik. olarak bana bağlanıyor herif Telefon rehberindeki ilk insan annem ondan sonraki de ben! Ya kadın toplantıda işte açamamış telefonunu sonra seni geri arayacak niye tekrardan beni arıyorsun ki? Hayır onu geçtim her aradığında dejavu yaşıyorum resmen ya her seferinde o aynı soruları soruyor ben de aynı cevapları veriyorum :

-Kızım annen nerede?

-Evde yok toplantıdadır baba?

-Nerede annen?

-Toplantıdadır baba.

-Neden açmıyor telefonlarımı?

-Toplantıdadır baba.

-Kızım annen neden benimle sevişmiyor?

-Toplantıdadır baba!

  Kendimi o söze o kadar çok kaptırmışım ki bir keresinde eve postacı geldi "anneniz ?" dedi. "toplantıdadır baba" dedim koskoca adama sonradan da zor toparladım durumu. Bir gün beni yine babam aradı ve bana "kızım seni dershaneye yazdırdım" dedi ve işte o an benim ona ilk defa cevap veremediğim andı..




25 Şubat 2013 Pazartesi

BENİ ÖYLECE ORTALIKTA BIRAKTIN YA SEVGİLİ, GULYABANİLER SİKSİN SENİ ( 2. BÖLÜM )

   Aradan bayağı bir zaman geçmişti.Minnak taşaklımla her şey gayet yolunda gidiyordu.Minnak taşaklı dediğim de benim gavat.Ben böyle çok sevdiğim kişilere küfürlü lakaplar takarım.Hani sorarsanız çocuğun taşakları minnak mıydı diye.Yoo hayır zaten daha onunla da tanışma imkanı bulamadık yani görmedim,duymadım,dokunmadım,bilmiyorum.Belki ileride bir gün onunla da tanışırım eğer tanışırsam size de söylerim minnak mıydı büyük müydü diye.


   Neyse bir gün aynı mahallede oturduğumuz bir kız arkadaşım geldi yanıma oturmaya.Ama kızı bir görsen dokumsam ağlayacak belli bayağı dertli.Ne oldu dedim.Kız başladı salya sümük ağlamaya hatta böyle sümükleri ağzına falan girdi bu kadar ağlayacağını bilseydim demezdim.Başladı anlatmaya.İşte bunun bir sevgilisi vardı hödüğün teki.Onu kız arkadaşı yani ergenlerin dilinde tabiri caizse kankası deyim facesine eklemek istemiş bizim kızda tamam ekle bir şey olmaz demiş izin vermiş.Eee dedim sonuç.Bu hödük sevgilisi başlamış bizim kızın arkadaşına asılmaya tabi bu arada da benim kız arkadaşım da kankeytosunun facesinin şifresini biliyormuş arada girip gizli gizli neler konuştuklarına bakıyormuş.Bu hödük demiş kıza gel bir gün seninle buluşup sinemaya falan gidelim ama kız arkadaşıma buluşacağımızdan sakın bahsetme demiş.Bu bizim kızın amı patlak,memeleri çatlak kız arkadaşı da  tamam söylemem demiş.Fakat bizim kız sevgilisine o kadar çok güveniyor ki facede sevgilisiyle kankasının yazışmalarını okurken aklından hep "o yapmaz öyle şey ya ben biliyorum kızla dalga geçip onu ekmek için buluşalım demiştir.Aklınca makara yapıyordur" falan diye düşünmüş saf. İşte buluşma günü bu hödük kıza mesaj atmış seni şurada şu saatte bekliyorum gel diye bizim kızda görmüş bu mesajı atlamış otobüse gitmiş buluşacakları yere bir bakmış hödük sevgilisi orda bizim kızın kankeytosuyla birlikte işi pişirmiş al alta üst üste el ele göz göze bayağı samimiler.Sonra bu gitmiş sevgilisinin yanına alllaahh sen misin beni aldatan, sen ne yaptığını sanıyorsun da allah senin belanı versin de cartta curtta bütün herkesin ortasında vermiş veriştirmiş çocuga, kankasına da usta boxculardan esinlenerek saçından tuttuğu gibi bir smackdown yapmış sonrada siktiri çekmiş gelmiş yanıma.Ya abi olaylar aynı bildiğin brezilya dizileri gibiydi.

  -Ahh fernando hiçbir şey sandığın gibi değil. sabrina sana yalan söyledi o adamla Victorya'ya kaçıp sabah onunla orada sevişti. Peki marisya ne yaptı biliyor musun? O ilk önce Ernesto Che Guevara'nın kaçmadığına inandı.Sonra santa maria geldi Ernesto Che guevara'ya herşeyi itiraf edince de bu sefer de santa mariaya inandı ve akşamda onunla sevişti.

   Yemin ederim filmlerde sevişmekten başka birşey yaptıkları yoktu.Adam bir dizide günde 14 defa karı düzüyordu.Küçükken o diziler yüzünden annem bana pencereden dışarı bakana kadar okula gidiyormuşum gibi yapıp, annem kafasını pencereden içeri sokup kapattıktan sonra da önümdeki okul yolu rotasını değiştirip mahalledeki kız arkadaşımın evine gidip gizli gizli birlikte o dizileri izliyorduk .Kendimi o dizilere o kadar çok kaptırıyordum ki filmin devamını gece rüyamda devam ettiriyordum o alçak pis Ernesto Che Guevara kuzeni alberto ile anlaşıp rosalindayı sarhoş edip toplu sex yapıyorlardı tam o sırada da arkadaşları roberto ile alejandro (alehandro) gelip bunları samanlıkta basıyorlardı.Sonra bir bakıyordum ki onlarda toplu sex'e dahil olup,hep birlikte anıra anıra rosalindayı beceriyorlardı.Yani bildiğin bizim türk işi olan "Fatmagül'ün suçu ne?" dizisinin brezilya uygulamalı versiyonunu ben  bizzat rüyamda bire bir görüyordum o dönem rüyalarım hep entrikalarla doluydu hatta bir keresinde anneme " bana gerçeği söyleyin, benim gerçek ailem kim.Aman tanrım yoksa siz gerçekte beni babamla sevişerek yapmadınız mı diye ağlamıştım.Neyse kız arkadaşım evine gittikten sonra benim bu olay karşısında yapmam gereken tek bir şey vardı oda minnak taşaklımı arkadaşımın facesine ekleyip "acaba benim taşaklıda bana aynısını yapar mı?" düşüncesiyle onu denemeye karar vermemdi ekledim ve ekledikten 1 hafta sonra planları yürütmeye başladım.Niye 1 hafta sonra başladın derseniz;benim taşaklı o kadar akıllı bir mahluk ki, bir keresinde onun facesini patlatmaya çalışıyordum gizli yanıtına baktım annesinin doğum yeri.Hemen buna mesaj attım aşkitom yeağğ sahi senin annen nereli falan diye çocuk bana demez mi hayırdır noldu facemimi patlatıcaksın diye.Hemen anladı tabi gavat. Bende işi çevirmek için yok yea ne facesi annem sordu da ondan şey ettiydim ben diye kıvırdım.1 hafta sonra girdim arkadaşımın facesine baktım bunun facesi açık selam naber falan da fittirde baya güzel güzel konuştuk.Ta ki saat gece 1 buçuğa gelene kadar.Gece 1 buçuk sularında bizimkinin konuşmalarında büyük saptamalar tespit etmeye başladım kıza hafiften yavşamalar,efendime söyliyim kızı evine kahveye davet etmeler,sonra ne biliyim böyle +18'lik espirik yapmalar falan ohaa dedim lan noluyo canımlar,cicimler hafada uçuşuyo resmen.O kadar sene tanışıyoruz konuşuyoruz daha beni bir kere olsun kahveye davet etmedi.Yoksa kızı kahveye davet ederken başka bir şeyi mi kastetdi lan? Aman yarabbiii o daha kötü !


   Ben de ertesi gün uzun uzun bayağı düşündüm dedim tamam bu böyle olmayacak bitsin artık,benim ona güvenim kalmadıktan sonra bu ilişki neye yarar?Ben onunla bir ömür boyu yaşamayı hayal ediyorum, ben onunla mutlu,üzüntülü,heyecanlı,kederli her anımızda birbirimizin yanında olmayı hayal ediyorum, en öenmlisi de ben onunla kalbimi paylaşıyorum ya ! Bir insanın kalbi en önemli hazinesidir,ben senin uğrunda o hazineyi feda etmişim sana o kalbin kapılarını açmışım ve sen bana bu dünyada bir avuç sevgi bile verememişsen işte o zaman sana yazıklar olsun sana sevgilim !!
   

   O gün bana attığı mesajlara cevap vermedim telefonlarını da açmadım akşamda onunla konuşmak için kendi faceme girdim olanları siz düşünün artık bütün gece sabaha kadar kavga ettik.Kavga etsek iyi ana avrat sövdük birbirimize birde ramazandayız pis gavat benide soktu hep günahlara.Ay onu geçtim birde hem suçlu hem güçlü bir görseniz varya sanki ben onun en yakın arkadaşınla yatmaşımda çocuk peydahlamışım gibi nasıl sövüyor.En sonunda da bana sövdüü sövdüü etmedik küfür bırakmadı sonra da facesinden de sildi birde en tescillisinden engelleyerek silmiş pislik ben zaten çok meraklıydım senin facene çokta tın sikimden aşağı kasımpaşa vallaha hem zaten sen silmesen ben silicektim seni pis, götüboklu, manyak, salak, taşaklı orangutan nolcak.Ben onun kalbini kırmayayım bu ilişki düzgün bir şekilde bitsin derdindeyim çocuk bana ana avrat dere tepe düz gitti sonra bir de siktiri çekti gitti bende sik gibi kaldım ortada.Normalde kavga ettiğimizde sadece 1 haftaya kadar konuşmuyorduk sonra dayanamıyorduk geri barışıyorduk öyle faceden silip engellemeler falan filan yoktu yani.Ya br kere ben onu sanki sevgilimmiş gibi değilde kocammış gibi görüyordum evliymişiz gibi geliyordu bana o kadar yakınım olarak görüyordum ben onu kendime yani bir gerdeğe girmediğimiz kalmıştı sadece o kadar.O beni bir anda öyle silince ne yapacağımı bilemedim tabi ben normal olarak bedenim ve beynimde hafif bir aksaklıklar yaşamaya başladım ellerim titremeye başladı,bir anda karnım sancılanmaya başladı ve gazlandım ayriyetten de beynim adeta durmuştu çalışmıyordu zaten normalde de çalışmıyor ya neyse kendimi iyi hissetmiyordum işte.Sonra  sabah ezanının sesiyle irkildim kendime geldim dedim kalk bal böceği sabah ezanı okunuyor gitte bir abdest al namaz kıl bişeler yap yani öyle deli hastanesinden kaçmış da ne yapcağını bilmeyen asalaklar gibi bakınma etrafa.Kalktım gittim abdest aldım 2 rekat namaz kıldım da kendime geldim ama bir yandan da aklımda hep o var sürekli onu düşünüyorum namazda bile.Namaz surelerini okuyorum ardında da içimden "allam ya nolur o bana dönsün ben onsuz ne yaparım" şeklinde beynimden bir sürü söz geçirerek rükû'ya iniyorum ardından da secdeye iniyorum ve dualarımı okuduktan onra "allaam ben onu çok seviyorum nolur şimdi o bana mesaj atsın ve bana ettiği o ağır hakaretler için benden özür dilesin barışalım "diye içimden dua ediyorum. Ya o değilde bana en çok koyan;ben daha onu arkadaşımın facesine ekleyip işletmeden önce ileriki günlerde doğacak olan çocuklarımız için isim bulmuştum hepsini birde böyle mal gibi özene bezene seçmiştim onları küçük küçük kağıtlara yazmıştım sonra o buraya buluşmaya geldiğinde de gözlerini kapattırıp içlerinden iki tanesini seçtirecektim ama sadece iki tanesini seçtirecektim çünkü iki çocuktan fazla veled yapmayı düşünmüyorum ayriyetten bir de onlarla uğraşamam.Sonra işte o seçtikleri isimleri ileri de birgün doğacak olan çocuklarımıza koyucaktık güyaa ! .Allahım ya ben neler yapıyorum onun bana yaptıklarına bak.Ne demişler ummadık taş baş yararmış !!